Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/6537 E. 2022/324 K. 12.01.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6537
KARAR NO : 2022/324
KARAR TARİHİ : 12.01.2022

7. Hukuk Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 04/05/2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/06/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, davalı bankadan 24/05/2012 tarihinde Uşak 3. Noterliğinin 07716 yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi sözleşmesi ile 111 ada 13 parsel sayılı, 324,00 m²’lik, arsa vasıflı taşınmazı satın aldığını, davalı bankanın 02/03/2015 tarihinde Beyoğlu 8. Noterliğinin 03893 yevmiye numaralı “Fesih ve Tahliye talebi” ihtarı ile aralarındaki sözleşmeyi haksız ve hukuka aykırı bir şekilde feshettiğini bildiren ihtarname gönderdiğini, Uşak 1. Noterliğinin 09/03/2015 tarihli 1962 yevmiye numaralı ihtar cevabı ile feshin geçersiz olduğunu ve feshi kabul etmediğini davalı bankaya ihtar ettiğini, 27.861,03 TL bakiye satış bedelinin mahkemece belirlenecek yere depo ettirilmek suretiyle 111 ada 13 parselde yer alan taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, satış vaadi sözleşmesi gereği bankanın mülkiyetinde bulunan … mevki, 111 ada 13 parselde yer alan arsa vasfındaki taşınmazın 80.000,00 TL bedel üzerinden, 20.000,00 TL peşin, bakiye aylık %1 faiz ilavesiyle 48 ay vadeli olarak davacıya satışının vaadedildiğini, ödenmesi gereken taksit tutarlarının ödenmemesi nedeniyle satış protokolünün ilgili maddeleri gereğince tek taraflı olarak sözleşmeden kaynaklanan hak ve yetkisi gereği fesih hakkını kullandığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar 14. Hukuk Dairesinin 16.9.2019 tarihli kararı ile “… davalı banka tarafından sözleşmenin feshedildiği savunulmakta ise de sözleşme taraflarının fesih konusunda iradelerinin uyuşmamış olması ve sözleşmenin iptaline yönelik mahkemece de verilmiş bir hüküm bulunmaması nedeniyle birlikte ifa kuralı gereği davacının ödemesi gereken eksik kalan bedel belirlenerek davalıya ödenmek üzere davacıya depo etmesi için uygun bir süre verilerek, bu süre içerisinde kalan borç depo edilirse davayı hüküm altına almak, aksi durumda şimdiki gibi istemi reddetmek olmalıdır.’’ gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma kararına uyularak dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, davacının ödenmeyen bakiye bedeli 89.142,31 TL olduğu belirlenmiş ve bu bedel davacı tarafından depo edilmesi üzerine davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, satış vaadi sözleşmesinde belirlenen bedelin ödenmeyen kısmının belirlenmesine ilişkindir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Bedelden ödenmeyen bir kısım var ise bu bedel Borçlar Kanununun 81. maddesi uyarınca depo ettirilebilir. Ancak, sözleşme tarihinde belirlenen bedelin üzerinden uzunca bir zaman geçmesinden sonra dava tarihinde eksik kalan bedelin depo ettirilmesi TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Bu halde, sözleşmedeki bakiye bedelin depo edilmesine karar verilmesi sözleşmedeki yarar dengesinin satış vaadi sözleşmesinde mülkiyeti nakil borcu yükümlüsü davalı aleyhine bozulmasına neden olur.
Bu nedenle mahkemece mahallinde keşif yapılarak öncelikle çekişme konusu bağımsız bölümün dava tarihindeki rayiç değeri ayrıca davacının peşin ödediği bedelin satış vaadi sözleşmesindeki taşınmaz satış bedeline oranı belirlenmeli, bu bedeller belirlendikten sonra, taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinden davacının ödediği bedelin oranı mahsup edildikten sonra bakiye bedeli ödenmesi için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir
Kabule göre de, davacı tarafından depo edilen bedelin hükümde davalı tarafa ödenmesine karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
Diğer taraftan, dava tarihi itibariyle davacı edimlerini tam olarak yerine getirmediğinden davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi de yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.