YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6442
KARAR NO : 2022/6558
KARAR TARİHİ : 03.11.2022
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.10.2019 tarihinde verilen dilekçeyle muhdesatın aidiyetinin tespiti talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.06.2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili; dava konusu 263 ada 11 parsel sayılı taşınmazın … … adına kayıtlı iken davalı tarafça açılan dava neticesinde taşınmazın davalı taraf adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, bu karardan sonra müvekkili tarafından davalı aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının reddedildiğini, taşınmaz üzerindeki tripleks binanın yaklaşık 30 yıl önce bizzat müvekkili tarafından inşa ettirildiğini; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan tripleks binanın mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tespitine ve bu hususun taşınmazın tapu kaydına şerh verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taşınmazın 1916 tarihli kadastro belgesinde … oğlu … ‘e ait taşınmazın vasfının ev ve arsası olarak geçmekte olduğunu, arsa üzerindeki evin davacılar tarafından yapılmış olmadığını, davacının taşınmazın maliki olduğunu da kanıtlayamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile 263 ada 11 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının davacı tarafından oluşturulduğunun tespitine karar verilmiştir.
Davalı … vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 sayılı TMK m.684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki … ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK m.718). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi eşya hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK m.722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.).
Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda; dava konusu 263 ada, 11 parsel sayılı taşınmazın tam hisse ile Hazreti Emir Vakfı adına kayıtlı olduğu, muhdesatın bulunduğu taşınmaz hakkında, açılmış bir ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması veya kamulaştırma işlemi olmadığı anlaşıldığından, muhdesatın aidiyetinin tespitini istemekte davacı yönünden mevcut ve güncel hukuki yarar bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 03/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.