YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6249
KARAR NO : 2022/6603
KARAR TARİHİ : 03.11.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 01/06/2015 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı el atmanın önlenmesi ve yıkım talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/04/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna dayalı el atmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 123 ada 53 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tek katlı bir evinin bulunduğunu, davalının ise komşu 54 no’lu parselin maliki olup üzerinde alt katı ahır olarak kullanılan iki katlı evinin bulunduğunu, davalının kendisine ait bu binanın, kendisine ait 53 no’lu parsele bakan tarafına, imara aykırı şekilde 5 adet pencere açarak komşuluk hukukundan kaynaklanan haklarını ihlal ettiğini, ayrıca taşınmazların sınırına duvar örmek suretiyle kendisine ait 53 no’lu parsele tecavüzde bulunduğunu ileri sürerek, davalının el atmasının önlenmesini, tecavüzlü yapının yıkılmasını ve imara aykırı olarak açılan pencerelerin kapatılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı, kendi binasında açtığı pencerelerin imara uygun olduğunu ve davacının taşınmazına herhangi bir tecavüzünün bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda, davalı tarafından sınıra yapılan duvarın, davacıya ait taşınmaza herhangi bir tecavüzünün bulunmadığının anlaşıldığı; ancak davalının kendisine ait iki katlı binada açtığı pencerelerin komşuluk hukuku hükümleri uyarınca kötü kokuya sebebiyet verdiği gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulü ile davalının müdahalesinin men’ine, davalıya ait binanın davacıya ait parsele bakan tarafındaki 5 adet pencerenin, bilirkişi raporunda 2 no’lu alternatif olarak gösterildiği üzere, yatay delikli tuğla ile duvar yapılarak kapatılmasına karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş; bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
TMK m. 683’deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun “komşu …” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
El atmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak, zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından, bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma … tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında, davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. … ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda, somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının subjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif olarak her normal insanın duyarlılığına göre el atmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya el atmanın varlığı tespit edildiği takdirde, mülkiyet hakkının … olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
… kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri de gözetilmek suretiyle bunların en uygununa karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava konusu 123 ada 54 parsel sayılı taşınmazda bulunan davalıya ait binanın alt katının ahır olarak kullanıldığı tüm dosya kapsamı itibariyle sabit olup mahkemece, davacının evine olan yakınlığı da dikkate alınarak davalıya ait binadaki ahırın, davacının parseline açılan pencerelerinin kapatılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ne var ki, davalıya ait binanın birinci katında bulunan pencerelerin, davacıya ait parseldeki binanın damına baktığı ve komşuluk hukuku kapsamında herhangi bir ihlalin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, davalıya ait binanın birinci katında bulunan pencereler yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacıya ait binada ilave kat yapılması varsayımına dayalı olarak, dosya kapsamında sabit olmayan tespitlerle bahsi geçen pencerelerin de kapatılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle davalı vekilinin, vekil edenine ait binanın birinci katında bulunan pencerelere yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No’lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) No’lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın ilgiliye iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.