Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/5661 E. 2022/6564 K. 03.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5661
KARAR NO : 2022/6564
KARAR TARİHİ : 03.11.2022

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17/08/2018 tarihinde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29/09/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
K A R A R
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tapu tahsis belgesine dayanarak İstanbul ili, Şişli ilçesi, 10293 ada 47 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın husumetten reddi gerektiğini, Maliye Hazinesi ile davalı … Belediyesi arasında yapılan 22.01.2016 tarihli protokol ile dava konusu taşımazın 4706 sayılı Kanun uyarınca Maliye Hazine adına kayıtlı iken hak sahibine devir işleminin yapılması için davalı idareye devredildiğini, 10.12.2015 günlü kıymet takdir raporu ile dava konusu taşınmazın metrekaresine 7.000,00 TL tahmini satış bedeli belirlendiğini, taşınmazın değerinin arttırıcı hususların ortaya çıkması veya bir yıllık sürenin aşılması halinde rayiç bedelden aşağı olmamak üzere komisyonca yeniden kıymet takdiri yapılacağını, kıymet takdir süresinin dolduğunu, 16.02.2019 tarihinde de devir tarihinden itibaren 3 yıllık sürenin dolacağını, işlemler tamamlanamadığı takdirde ek süre talebinde bulunulması gerektiğini, ek süre talebinin uygun bulunması halinde işlemlere devam edileceğini, uygun bulunmaması halinde ise dava konusu taşınmazın tekrar Maliye Hazinesine iade edileceğini, davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile İstanbul ili, Şişli ilçesi, Halide Edip Adıvar Mahallesi, 10293 ada, 47 parselde bulunan davalı adına olan tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline, Vakıfbank Şubesine depo edilen paranın kararın kesinleşmesi ile birlikte davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçe gösterilerek istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın açılması harca tabi usulü bir işlemdir. Davanın açılması nedeniyle alınacak yargı harçlarının türü, ödeme yeri, zamanı ve usulü 492 sayılı Harçlar Kanunu 27 ve devamı maddeleri ile bağlı tarifede gösterilmiştir. Harcın eksik yatırılması halinde yapılacak işlemler ve izlenecek yol ile harcın yatırılmamasına ve yaptırımı aynı Kanunun 27. ve 32. maddelerinde belirtilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanununun 27. maddesinin son fıkrası hükmüne göre harç peşin veya süresinde ödenmemiş ise, müteakip işlemlere ancak harç ödendikten sonra devam olunacağı vurgulanmış ve 30. maddede yargılama sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için yargılamaya devam olunacağı, takip eden oturum gününe kadar noksan değer üzerinden harç tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı, HUMK’ nun 409. maddesinde (6100 sayılı HMK. md. 150) gösterilen süre içerisinde dosyanın işleme konulmasının eksik harcın ödenmesine bağlı olduğu açıklanmıştır.
Bu hükümlerle eksik harcın tamamlatılmasına ilişkin özel bir düzenleme getirilmiştir. Eksik harcın alınması durumunda bu hükümlere uyulması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14- 763- 864 sayılı Kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
-İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
-Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
-Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa’nın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
-Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
1-Dava dilekçesinde 5.000,00 TL değer gösterilerek 10293 ada, 47 parsel sayılı taşınmazın davalı üzerine olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre eksik harç yönünden Kanunun öngörmüş olduğu prosedüre uyularak eksik harcın davacıya tamamlattırılması gerekirken, eksik harç tamamlanmadan tapu iptali ve tescil hükmü kurulması doğru görülmemiştir.
2-Milli Emlak Müdürlüğü tarafından 1809 ada 9 parsel sayılı taşınmazda 138 metrekare yer için dava dışı … ‘a tapu tahsis belgesi verildiği, … ‘un tapu tahsis belgesinden kaynaklı hakkını Beyoğlu 25. Noterliği’nin 15.12.1997 günlü 48749 yevmiye sayılı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi ile davacıya satışını vaat ederek, sözleşme tarihinden itibaren gayrimenkulün davacıya ait bulunduğunu belirttiği, tahsisin iptal edilmediği, dosya içinde bulunan evraklardan anlaşılmaktadır. Ancak dava konusu taşınmazın en son 4706 sayılı Yasa ile davalı idare adına tescil edildiği, 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa’nın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak, bölgede uygulanan DOP miktarı belirlenerek, tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmesi gerekirken dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline hükmedilmesi doğru görülmemiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve HMK’nın 373/1. maddesi gereğince davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA; peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, karardan bir örneğin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine, GÖNDERİLMESİNE, 03.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.