Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/4849 E. 2022/1760 K. 08.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4849
KARAR NO : 2022/1760
KARAR TARİHİ : 08.03.2022

7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 21.04.2015 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.09.2020 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 08.03.2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. … geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR

Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin paydaşı olduğu 3034 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazları davalının otopark olarak kullandığını belirterek, ecrimisil talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, taşınmazları kullanmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince, sair temyiz itirazları reddedilmiş, ecrimisil hesabının Yargıtay içtihatlarına uygun olmadığı belirtilerek, hüküm bozulmuş, davalı vekilinin karar düzeltme talebi reddedilmiştir.
Bozmaya uyan mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil talebine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun;
1- “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
2- “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
3- “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141. maddesi hükmü uyarınca, duruşmaların aleniyeti kuralı gereği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı ve çelişik olmaması gerekir. Bu nedenle Mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemez. Nitekim Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih ve 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı belirtilmiştir.
Somut olayda dava, 10.000 TL dava değeri gösterilerek açılmış; 16.05.2016 tarihli dilekçe ile, 1000 TL’sinin dava konusu 3 parsele ilişkin olduğu, 9000 TL’sinin dava konusu 2 parsele ilişkin olduğu, son bilirkişi raporuna göre ecrimisil taleplerinin toplam 206.004,78 TL’ye artırıldığı belirtilmiştir. Mahkemece; “toplam 201.977,26 TL dava tarihi olan 21/04/2015 bakiyesinin ise ıslah tarihi olan 16/05/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya dair talebin reddine.” karar verildikten sonra, gerekçesinde “toplam 201.977,26 TL’nin dava tarihi olan 21/04/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine.” şeklinde karar verilerek çelişki yaratılması, ayrıca kabul edilen ve reddedilen miktarın açıkça belirtilmediği gibi, faiz başlangıç dönemlerinin de miktarıyla birlikte doğru gösterilmemesi nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, sair temyiz itirazlarının reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 3.815 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 08.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.