Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/4489 E. 2022/5267 K. 19.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4489
KARAR NO : 2022/5267
KARAR TARİHİ : 19.09.2022

7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : … vd.
DAVALILAR : … vd.

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 28/08/1998 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12/05/2008 tarihli, 2008/364 Esas – 2008/2628 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul – kısmen reddine dair verilen 19/07/2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekilleri ve davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, harici satış ve TMK m.677’ye dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, …,… ve 453 parsel sayılı taşınmazların müvekkilleri ile davalıların ortak kök murisi olan …’den taraflara intikal ettiğini, tapulama tespitleri yapılırken söz konusu bu parsellerin tapulama tespitlerine itirazların yapıldığını ve uzun yıllar süren davalar sonunda itirazların reddedildiğini, tapulama mahkemesi devam ederken davalıların murislerinin müvekkiline hisselerini devir ettiklerini, dava konusu parsellerin zilyetliğinin müvekkilinde olduğunu, bu nedenlerle …ilçesi, …,… ve 424 numaralı parseller, … Mevkii 366 parsel, …,… parsel, …,… parsel ve … Mevkii 453 parsel sayılı taşınmazlarda davalıların hisselerinin tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tapuya tescilini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili Av. …, 766 sayılı Tapulama Kanununun 31. maddesine göre tapulama tescilinde 10 yıl geçtikten sonra tapu iptali ve tescil davasının açılamayacağını, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddi gerektiğini, 766 sayılı Kanuna göre tapulama mahkemesine itiraz edildiğini ve bu karar kesinleşmişse, bundan sonra genel mahkemede açılan davanın kesin hüküm nedeni ile reddedilmesi gerektiğini, davalıların, murislerinin hisselerini davacıya devretmediklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Bir kısım davalılar vekili Av. …, müvekkillerinin sahibi bulundukları ve hissedarı oldukları dava konusu taşınmazların iddia edildiği gibi, tapulama mahkemesi devam ederken davacıya devrinin söz konusu olmadığını, dava konusu 197 ve 198 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili mahkemeye ait 1994/379 E. sayılı dosyasında yargılamanın geçtiğini, davacı adına müvekillerinin murisleri … ndan intikal eden hisse ile ilgili tapu kayıtlarının iptal edildiğini ve müvekkilleri adına tesciline karar verildiğini, mahkeme kararı ile hükmen tescil edildiğini, zamanaşımının geçtiğini iddia ederek davanın reddini savunmuştur.
…Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.10.2001 tarihli, 1998/316 Esas, 2001/378 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 21.02.2005 tarihli ve 2004/8861 Esas, 2005/1208 Karar sayılı ilamında kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğu gerekçesiyle hükmün bozulduğu; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda …Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.10.2006 tarihli, 2005/482 Esas – 2006/374 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.05.2008 tarihli ve 2008/1364 Esas, 2008/2628 Karar sayılı ilamı ile “Dava konusu parsellere ait kadastro tutanaklarında; özel sütununda tarih ve sayıları yazılı tapu kayıtlarına dayanılarak 1952 yılında kayıt malikinin mirasçıları olan davacıların miras bırakanı, davalılar ve miras bırakanları adına tespit edilmiş, … ve arkadaşlarının süresinde …Kadastro Mahkemesine açmış oldukları tespite itiraz davası sonunda davanın reddine, dava konusu parsellerin tespit gibi tespit malikleri adına tapuya tesciline karar verilmiş ve sicil oluşmuştur.
Yargılamanın devamı sırasında ölen davacı … …, Kadastro Mahkemesinde görülen dava esnasında bir kısım mirasçıların miras paylarını satın aldığını ileri sürerek iptal ve tescil istemiştir. Davacı, dilekçesinde hangi mirasçının hangi parseldeki miras payını satın ve devraldığını açıklamadığı gibi mahkemece bu husus davacıya açıklattırılmamıştır. Ancak, yargılamanın devamı sırasında miras paylarının satın alınmasına ilişkin bir kısım belgeler dosyaya sunulmuş, bu belgelerin içeriği gözönünde tutularak satın ve devralınan paylar hakkında hüküm kurulmuştur. Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde sona erdirilmesi bakımından öncelikle davacı taraftan hangi mirasçıdan hangi parseldeki miras paylarını satın ve devraldığının açıklattırılması, ileri sürülen belgelerin gözönünde tutulması, bunlar nazara alınarak uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekir.
Dava konusu payları kapsayan tüm parsellerin öncesi tapulu olduğuna göre 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15. ve TMK. nun 677. maddesi hükmü uyarınca yazılı olma koşulu ile bir mirasçının miras payının diğerlerine satış ve devri geçerlidir. Bu açıklamalar gözönünde tutularak inceleme yapılması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
Diğer yönden mahkemenin hükmü hiçbir gerekçe içermemektedir. HUMK. nun 388. maddesinin 3. fıkrasında, hükümde iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşmadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması, red ve üstün tutma sebepleri ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir. İncelenmekte olan dosyada hiçbir gerekçe bulunmadığı için davanın kabulü yönünden kesin bir sonuca ulaşılmamıştır. Yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, dava konusu parsellerin hükmen tesciline ilişkin …Kadastro Mahkemesinin dava dosyalarının ve 197 ile 198 parseller hakkında davacının miras bırakanı … ile bir kısım davalıların miras bırakanı … arasında geçen …Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/379 esas nolu dava dosyasının gözönünde tutulması gerekir. Kabul şekline göre, davalı … …’ın 197 ve 198 parsellerdeki payının eksik ve yazılı şekilde tespit ve tescili, kayıt maliki davalılardan …’ın 2001 yılında payının başka kimselere intikal gördüğü anlaşıldığından bu husus üzerinde durulması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekir. Eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozma nedenidir…’’ gerekçesiyle hükmün bozulduğu;
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonucunda …Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.2018 tarihli, 2008/384 E, 2018/450 K sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Hükmü, davacılar vekili ve bir kısım davalılar vekil temyiz etmiştir.
Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır.
Somut olayda;
Davacı, TMK m. 677 gereğince 10.06.1949 tarihli “Gayrimenkul Satış ve Ferağ Vaadine Dair Mukavele Senedi’’ başlıklı, 24.06.1943 tarihli “Gayrimenkul Satış ve Ferağ Vaadine Dair Mukavele Senedi’’ başlıklı, 04.01.1961 tarihli “Gayrimenkul Satışı” başlıklı harici satış senetlerine (miras payının devri senetlerine) dayanarak eldeki davayı açtığı; Dava konusu harici satış senetlerinde miras paylarını devredenlerin …, …,…,… olduğu, miras payını devredenlerin kök muris …’den kendilerine intikal eden miras hisselerini yine aynı kök murisin mirasçısı olan davacı … …’a devrettikleri;
Dava konusu taşınmazların kadastro tespit tutanakları incelendiğinde … ve mirasçıları adına kadastro tespiti yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yapılan yargılama ve toplanan deliller hüküm kurmaya yeterli değildir.
Mahkemece;
1-Dosya arasında yer alan …Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.09.1946 tarihli, 1946/75 Esas – 93 Karar sayılı kök muris … oğlu …’in mirasçılık belgesi nazara alınarak dava konusu harici satış senetlerinde (miras payının devri senetlerinde) miras payını devredenler ile miras payını devralanlar ve kadastro tespit tutanağında adı geçen mirasçılar arasında bağlantı kurulması, daha sonra bu bağlantının mevcut mirasçılar açısından denetlenmesi gerekir. …Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.09.1946 tarihli, 1946/75 Esas – 93 Karar sayılı kök muris … oğlu …’a ait mirasçılık belgesiyle bu bağlantı sağlanamaz ise, taraf teşkilinin sağlıklı bir şekilde denetlenebilmesi için mahkemece öncelikle kök muris …’e ait güncel mirasçılık belgesinin ilgilisinden temini ile kök murisin mirasçıları arasında taraf teşkilinin sağlanması;
2-Yargılama sırasında bir kısım davalılar miras payının devrine ilişkin sözleşmelerdeki imza, mühür ve parmak izlerinin murislerine ait olmadığını iddia ettiğinden bu iddianın tüm deliller toplanarak, gerekirse imza incelemesi yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi;
3- Mülga 766 sayılı Tapulama Mahkemesinin 31. maddesinin 2. fıkrası ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesine göre, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” hükmü uyarınca kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davalarının kadastro tutanağının kesinleştiği tarihten sonraki 10 yıl içinde açılması zorunluluğu vardır. Hükümde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü süre, kamu düzenine ilişkindir.
Dava konusu 197 ve 198 parsel sayılı taşınmazlar açısından; kadastro tespitinin 1951 yılında yapıldığı, 22.09.1988 tarihinde kadastro tespitinin kesinleştiği, eldeki tapu iptal ve tescil davasının 06.08.2008 tarihinde açıldığı, bu duruma göre 10.06.1949 tarihli ve 24.06.1943 tarihli sözleşmelerin söz konusu taşınmazlar bakımından kadastro tespitinden önce düzenlendiği ve 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Ayrıca mahkemenin gerekçesinde de belirttiği üzere, 04.01.1961 tarihli sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilerek hüküm tesis edilmiş olmasına rağmen bu sözleşmede miras hissesini devredenlerden …’ın tek mirasçısı olan … açısından ret kararı verilmesi doğru görülmediğinden, belirtilen tüm bu eksiklikler nedeniyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ve bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.