YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4327
KARAR NO : 2022/3116
KARAR TARİHİ : 25.04.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.11.2011 tarihinde verilen dilekçeyle paydaşlar arası ecrimisil talep edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.03.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, mahkemece taraf vekillerinin temyiz talebinin reddine dair verilen 27.04.2020 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince talep edilmiştir. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
I. DAVA
Davacı vekili, tarafların dava konusu 162 parsel sayılı taşınmazın müşterek maliki olduklarını, davacının taşınmazdaki payının 50/109 ve hissesine düşen kısmın 5.000 metrekare olduğunu; ancak sadece 2900 metrekare alan kullandığını, dava konusu taşınmazda ev, ahır, meyve ağaçları bulunduğunu ve zirai faaliyette bulunulduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 2007 – 2008 – 2009 – 2010 – 2011 yılları için 5.000 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02/06/2015 tarihli ve 2011/524 Esas, 2015/348 sayılı kararıyla; davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8 Hukuk Dairesi, dinlenen taraf tanıklarının, tarafların dava konusu taşınmazda uzun süredir fiili kullanımlarının bulunduğunu, her paydaşın kendisine düşen yeri kullandığını; ancak davacının payından az yer kullandığını, davalıların davacının fiili taksime göre uzun süredir kullandığı alana tecavüzde bulunmadığını belirtmiş olması karşısında davanın reddine hükmedilmesi gerekmekteyken, yanılgılı değerlendirmeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle hükmü bozmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B.Temyiz Taleplerinin Değerlendirilmesine İlişkin İlk Derece Mahkemesi Kararı
İlk Derece Mahkemesi, müddeabihin 5.000,00 TL olduğu, 6100 sayılı HMK 341/2 maddesi uyarınca karar tarihi itibariyle 5.390,00 TL’nin altındaki kararların kesin olduğu gerekçesiyle davacı vekili ile davalılar vekilinin temyiz taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermiştir.
C. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili, 2020 yılı için temyiz sınırının 3.920,00 TL olarak belirlendiğini, taraflar arasında fiili bir kullanım anlaşması olmadığını ve tarafların husumet içerisinde bulunduklarını ispat etmesine rağmen, delillerinin incelenmediğini ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili, bozma ilamına uyularak karar verilmesi sebebiyle temyiz isteminin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk karar tarihindeki kesinlik sınırına göre değerlendirme yapılması gerektiğini, müvekkilleri lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu açıklamıştır.
D. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kararın temyizi kabil olup olmadığı ile davanın reddi kararının eksik incelemeye ve/veya hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı, hükmün fer’ilerinde usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanunun 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, Hukuk Muhakemeleri Kanununda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
2.Bu bağlamda 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesinde, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1. Karar tarihi olan 2020 yılı itibarıyla, kesinlik sınırı olan 3.920,00 TL’yi geçtiği görülmüştür.
2.Mahkemece ek kararla davacının temyiz isteğinin reddedilmiş olması doğru değildir. Bu durumda, öncelikle mahkemenin 27.04.2020 tarihli ek kararının ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
3. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ve davalı vekillerinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun 04.03.2020 tarihli kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle davalılar ve davacı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin 27.04.2020 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA, davacı ve davalılar vekillerinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle 04.03.2020 tarih 2020/6 Esas, 2020/68 sayılı kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden taraflara yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.