Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/390 E. 2021/1738 K. 11.10.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/390
KARAR NO : 2021/1738
KARAR TARİHİ : 11.10.2021

7. Hukuk Dairesi

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16/08/2013 tarihinde verilen dilekçeyle ehliyetsizlik nedeniyle ipoteğin iptali talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 27/04/2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, ehliyetsizlik nedeniyle ipoteğin iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, kardeşi …’nun üzerine kayıtlı dava konusu taşınmazlarda 09.08.2012 tarihinde ipotek tesis edildiğini, …’nun aslında 26.09.2011 tarihinden beri hasta olduğunu, akıl sağlığının yerinde olmadığını, yapılan işlemin geçerli bulunmadığını belirterek 09.08.2012 tarihli, 17336 ve 17338 yevmiye numaralı ipoteklerin iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, geçmişe yönelik olarak akıl sağlının yerinde olup olmadığının tespit edilemeyeceğini ve yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kişinin kendisi tarafından veya yetkili kılacağı temsilcisi aracılığı ile bir davayı takip etme ve usûl işlemlerini yapabilme yeteneği olarak tanımlanan dava ehliyeti, medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin medeni usûl hukukundaki karşılığı olup davayı takip yetkisinin resen göz önüne alınması gereken bir husus olduğu kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; eldeki davanın 16.08.2013 tarihinde … tarafından açıldığı, ancak bu tarihte …’nun tam ehliyetli olduğu, …’nun Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/900 E, 2014/91 K sayılı ilamı ile 29.01.2014 tarihinde kısıtlandığı anlaşılmaktadır.
Eldeki davanın açıldığı tarihte … kısıtlı olmadığından, …’nun vasisi sıfatıyla … adına dava açamayacağından, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken, mahkemece işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karardan bir örneğin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 11.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.