YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3680
KARAR NO : 2022/2017
KARAR TARİHİ : 15.03.2022
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
…
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27/12/2018 tarihinde verilen dilekçeyle elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08/07/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin davaya konu 38 ve 39 parsel sayılı taşınmazların 1/11 hissesinde elbirliği halinde malik olduğunu, söz konusu 1/11 hisse tarafların babalarından kalmış iken, davalının bu taşınmazlardaki paylarını 25.05.2007 tarihinde müvekkiline sattığını ve davalının taşınmazda herhangi bir hissesinin kalmadığını, davalının bu satış öncesi kullanmakta olduğu kısmı, satıştan sonra da kullanmaya devam ettiğini, müvekkillinin bu nedenle taşınmazda bir türlü kullanım sağlayamadığını, müvekkilinin davalı kardeşine ihtarname gönderdiğini ve davalının kötü niyetli olduğunu belirterek; davalının elatmasının önlenmesi ile şimdilik 250 TL ecrimisilin tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının kendisinin abisi olduğunu, işlerinin kötü gitmesi sebebiyle davacı abisinden borç istediğini ve 60.000,00 TL tutarındaki borçlarını ödediğini, kendisinin de bunun karşılığında davacıya dava konusu 38 ve 39 parsellerdeki hisselerini ve ayrıca 30.000,00 TL tutarında senet verdiğini, ilerleyen zamanlarda da fahiş bedel ve faiz istediğini ancak ödeyemediğini, satıştan önce kullandığı yerdeki ağaçların kendisine ait olduğunu ve ağaçlara baktığını, meyvesini sattığını, taşınmazı abisine teminat olarak verdiğini, kendisinin de buna yönelik tapu iptali ve tescil davası açacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince “davacının men’i müdahale talebinin kabulü ile; davalının davaya konu … No’lu parsellerdeki davacıya satmış olduğu 1/11 hisselik yerlere (bilirkişi …,…’ün 09/10/2019 tarihli raporunda davalı 38 parsel içinde A harfi ile gösterilen yerin 2.534,08 m²’lik kısmına) müdahalesinin önlenmesine ve davacının ecrimisil talebinin kısmen kabulü ile; 469,90 TL ecrimisil alacağının 30/11/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” dair verilen karar, davacı vekilince istinaf edilmiştir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 2020/1080 Esas ve 2021/326 Karar sayılı ilamıyla davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek “Mersin 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/07/2020 tarih ve 2018/212 Esas, 2020/78 sayılı Kararının kaldırılmasına, yerine aşağıdaki hükmün tesisine: davacının men’i müdahale talebinin kabulü ile davalının dava konusu 38 parsel sayılı taşınmazı müdahalesinin önlenmesine; davacının ecrimisil talebinin kısmen kabulü ile 556,30 TL ecrimisil alacağının 27/12/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK’nın 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa; bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı; ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli; bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli; dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince, gerek ilk derece mahkemesince gerekse Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan farklı miktardaki ecrimisil tutarının dosyada bulunan bilirkişi raporları kapsamında nasıl hesaplandığı tespit edilemediğinden mahkemece alanında uzman bilirkişilerden yukarıda açıklanan ilkelere göre hükme esas alınacak denetime elverişli ek rapor ya da yeni bir rapor alınması gerekmekte olup hükmün eksik araştırma sebebiyle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi gereğince davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkeme hükmünün BOZULMASINA, karardan bir örneğin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 15.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.