Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/2582 E. 2021/765 K. 16.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2582
KARAR NO : 2021/765
KARAR TARİHİ : 16.09.2021

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.09.2007 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.03.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar, Kadastro Mahkemesine verdikleri 04.09.2007 tarihli dava dilekçesiyle uzun yıllardır kesintisiz olarak kullandıkları kadim yolun davalılar adına tespit edildiğini, bu haliyle ana yola ulaşma imkanlarının kalmadığını, bu nedenle davalıların taşınmazı üzerinden yol haklarının tesis edilmesini mahkemeden istemek zorunda kaldıklarını ileri sürerek davalılara ait 146 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ait hatalı kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın içerisinde hudutları belli olan yaklaşık 80 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğindeki kısmın yol olarak adlarına tespit ve tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ve bir kısım davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların talebinin yenilik doğurucu nitelikte geçit hakkı istemine yönelik olduğu, sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bir kısım davalılar vekilinin temyizi üzerine karar Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin… Karar sayılı ilamıyla vekalet ücreti yönünden bozulmuştur.
Kadastro Mahkemesince bozma ilamına uyularak görevsizlik kararı verilmiş, verilen karar tarafların temyiz etmemesi nedeniyle 16.04.2010 tarihinde kesinleşmiştir.
Görevsizlik kararı üzerine dosya kendisine gelen Çaycuma Sulh Hukuk Mahkemesi taleple bağlılık ilkesi gereği davacıların yolun tapusunun iptali ile taraflar adına tescili talebinin yenilik doğurucu hak olan geçit hakkı olarak yorumlanamayacağı, bu husus değerlendirildiğinde Çaycuma Kadastro Mahkemesince yapılan keşifte dinlenen mahalli ve tespit bilirkişileri ve tanık beyanları doğrultusunda zeminde kadim bir yolun mevcut olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır.
Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince, davadaki istek geçit hakkı kurulmasına ilişkin olup, bu hususta Kadastro Mahkemesince verilen görevsizlik kararı kesinleşmiştir. Mahkemece, dosyadaki delil durumuna göre davacının geçit talebiyle ilgili işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 16.09.2021tarihinde oy birliği ile karar verildi.