YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2546
KARAR NO : 2023/693
KARAR TARİHİ : 07.02.2023
Taraflar arasındaki önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararını duruşmalı olarak davacı vekili; duruşmasız ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde davacı vekili Av. … ile karşı taraftan Didi Otelcilik Yatırımları San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. İşin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 07.02.2023 gününde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 1665 parsel sayılı taşınmazda 26.08.2015 tarihinde 10.000,00 TL bedelle davalıya satılan hissenin önalım hakkı nedeniyle müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu taşınmazda daha önce de paydaş olduğunu ve dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fiili taksim savunmasının ispatlanamadığı ve davacının bedelde muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu hissenin davacı adına tesciline, önalım bedeli olan 476.445,00 TL’nin davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; fiili taksim iddialarını ispatladıklarını, imar plan değişikliğinin gözetilmediğini, satış tarihindeki değerin esas alınmasının hatalı olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bir kısım tanığın beyanları, bilirkişi raporu, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü parsel sorgu sisteminde yapılan inceleme doğrultusunda dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisine ve davanın reddine, davalı lehine resmi senetteki satış bedeli olan 10.000,00 TL üzerinden vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davalının fiili taksim savunmasını ispatlayamadığını ve eksik incelemeyle karar verildiğini beyan ederek ve re’sen gözetilecek sebeplerle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının keşfen belirlenen 476.445,00 TL üzerinden eksik harcı tamamlaması nedeniyle bu değer üzerinden müvekkili lehinde vekalet ücreti takdiri gerektiğini beyan ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın fiilen taksim edilip edilmediği ve davacının önalım hakkını kullanmasının dürüstlük ilkesine aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 inci maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
3. Değerlendirme
Somut olaya gelince; davalı vekili dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunduğunu ileri sürmüş ve tanık, bilirkişi, keşif delillerine dayanmıştır. Yargılama aşamasında dava konusu önalıma konu payın bulunduğu taşınmazın başında keşif yapılmış ancak fiili taksim hususu, başka bir ifadeyle satış tarihinde davacının ve davalıya pay satan satıcının taşınmazda fiilen kullandığı yer olup olmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır. Şöyle ki; mahallinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanığı Yaşar, taşınmazda eylemli paylaşım olmadığını beyan ettikten sonra davacının taşınmazın ortasından kuzey yönüne bakan kısmı ektiğini, satıcının ise taşınmazın ortasından başlayarak güneye bakan kısmı ektiğini, sınırın ayak izlerinden anlaşıldığını beyan etmiştir. Diğer davacı tanıkları, taşınmazda eylemli paylaşım olmadığını beyan etmişlerdir. Davalı tanığı olarak dinlenen satıcı Hakkı, dava konusu taşınmazın davacının ve kendisinin murisi tarafından fiilen taksim edilerek kullanıldığını, bu kullanımın murisleri öldükten sonra davacı ve kendisi arasında aynı şekilde devam ettiğini beyan etmiştir. Davalı tanığı Oğuz, davacı ve satıcının murisleri öldükten sonra taşınmazla ilgilenmediklerini beyan etmiştir. Diğer davalı tanığı Erdinç ise, taşınmazda eylemli paylaşım olduğuna dair bir belirti olmadığını beyan etmiştir. Görüldüğü üzere, taraf tanıklarının beyanları kendi içerisinde ve birbiriyle çelişkili olup, Mahkemece tanık beyanlarındaki çelişkiler giderilmemiştir. Diğer taraftan; fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın, batısında bulunan taşınmazla bir bütün olarak kullanıldığı, fiili bir sınırın bulunmadığının gözlemlendiği belirtilmiştir. Davalı vekili, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacıya ait hissenin sınırlarının 2 adet kapı ile belirlenmiş olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler gereğince davalının ileri sürdüğü fiili taksim savunmasının tereddüte yer vermeyecek şekilde araştırılması, yerinde keşif yapılarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 259 uncu maddesi gereğince tarafların tanıkları taşınmaz başında dinlenerek, çelişkili beyanlar varsa giderilerek ve tanıklarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenerek, dosya içerisinde bulunan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilmek suretiyle eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
VI KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Bozma nedenine göre Yargıtay duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.