Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/25 E. 2021/430 K. 14.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/25
KARAR NO : 2021/430
KARAR TARİHİ : 14.09.2021

MAHKEMESİ : …Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ :…2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.10.2014 tarihinde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 14.03.2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. …Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 837 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ½ hissesinin 1978 yılında müvekkilinin annesi davalı … adına satış işlemiyle tescil edildiğini, bu hissenin esasında müvekkilinin Almanya’dan gönderdiği paralarla satın alındığını, tapu senedinin arka tarafında, “ Oğlum Adem’in Almanya’dan gönderdiği paralarla aldığım bu yeri Türkiye’ye geldiğimde tapusunu onun üstüne yazacağım” şeklinde beyan yer aldığını ve bu beyanın altındaki imzanın …’e ait olduğunu, taşınmaz üzerinde yer alan bir kısım binanın da müvekkili tarafından inşaa edildiğini, davalı …’in bir kısım hisseyi diğer davalılara devrettiğini, müvekkilinin yerini alamayacağını 2009 yılında ortaklığın giderilmesi davası açılması üzerine anladığını belirterek, dava konusu taşınmazda davalılar adına kayıtlı hisselerin davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı taraf, davanın zamanaşımına uğradığını, tapu senedinin arkasında yer alan yazının ve imzanın davalı …’e ait olmadığını, davalı …’in okuma yazma bilmediğini, belgenin geçersiz olduğunu, hisselerini parasını ödemek suretiyle satın aldıklarını, davacının taşınmazı alıp bina yapacak ekonomik gücünün bulunmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, …Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m. 225 vd.) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde hakimin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarihli, 2014/14-516 Esas – 2015/2838 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; davacı inanç sözleşmesini yukarıda açıklandığı şekilde yazılı delil ya da karşı tarafın elinden çıkmış delil başlangıcı niteliğindeki bir belge ile kanıtlayamamıştır. Ancak, davacı vekili 13.10.2014 tarihli dava dilekçesinde yemin deliline dayandığını bildirmiştir. Bu durumda, mahkemece davacıya, davalıya yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılıp bu hakkını kullanıp kullanmayacağı sorularak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225. ve devamı maddeleri gereğince işlem yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi gereğince davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA; yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karardan bir örneğin …Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 14.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.