Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/1914 E. 2022/138 K. 05.01.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1914
KARAR NO : 2022/138
KARAR TARİHİ : 05.01.2022

7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 27/03/2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 17/12/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili; …,… Köyü, …,… parsellerin davacı …’e, 1937 parselin davacı …’e , 2147 parselin davacı …’e, 2177 parselin davacılar … ve …’e ait olduğunu, bu taşınmazların ana yola bağlantısı ve çıkışının bulunmadığını belirterek, davalıya ait 1927 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasını istemişlerdir.
Davalı vekili, akraba olan davacıların birbirlerine geçit hakkı tanıyarak ana yola ulaşma imkanlarının bulunduğunu, ayrıca başka alternatif güzergahların da olduğunu, davalının yurt dışında olmasını fırsat bilen bir kısım davacıların 2009 yılında davalının muvaffakatını almadan iş makinesi ile taşınmazından bahçe yolu açtıklarını, bu konuda açılan dava sonucunda Ordu 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/812- 2011/902 sayılı ilamı ile elatmanın önlenmesine karar verildiğini, davacıların eskiden beri dere yolunu takip ederek bahçelerine ulaştıklarını, geçit hakkı kurulması halinde davalı taşınmazının bölüneceğini ve bütünlüğüne zarar geleceğini, fedakarlığın denkleştirilmesi prensibinin dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, bir kısım davacılara ait 1937 ve 2177 parseller yararına davalıya ait 1927 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasına, diğer davacılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde davalının maliki bulunduğu 1927 parsel sayılı taşınmazı dava devam ederken dava dışı üçüncü bir kişiye devrettiğini, davada taraf sıfatı kalmadığını, bu durumda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir.
Davalıya ait 1927 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının incelenmesinde 20/11/1996 tarihinde taksim ile davalı … adına tescil edildiği, 07/10/2015 tarihinde yapılan yenileme işlemi ile …,… ada 6 parsel sayılı taşınmaz olduğu ve karar tarihinden sonra karar henüz kesinleşmeden 25/06/2020 tarihinde davalı tarafından … isimli kişiye tapuda devredildiği tespit edilmiştir.
Burada öncelikle üzerinde durulması gereken husus 6100 sayılı Yasanın 125. maddesidir.
Bilindiği üzere; alacağın devri ve borcun üstlenilmesi Türk Borçlar Kanununun 183 ile 204. maddelerinde düzenlenmiştir. Alacağın devri, alacağın ona bağlı bütün (yan ve öncelik) hakları ile birlikte devralana geçmesini sağlar ve bu işlem yapılırken borçlunun rızasının alınması gerekmez. Alacağın devri, hatta borçlunun muhalefetine rağmen geçerli olarak doğar ve hükümlerini hasıl eder. Borçlunun alacağının devrinden sonraki asıl muhatabı artık alacağı devralan kişidir. Bu itibarla borçlunun borçtan kurtulabilmesi için alacağın devri işleminden sonra borcunu, alacağı devralan kimseye ifa etmesi gerekir.
Bir dava açıldıktan sonra da sahip olunan tasarruf yetkisi gereği dava konusu olan hak veya malın üçüncü kişilere devri mümkündür. Bu durumda bir dava şartı olan davayı takip yetkisi ortadan kalkmış olduğundan, davanın açıldığı haliyle devam etmesi düşünülemez.
Mahkemece, dava konusunun üçüncü kişiye temliki re’sen dikkate alınacaktır. Ancak hakim, dava şartının ortadan kalkması nedeniyle davayı reddetmeyip davayı veya savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan 6100 sayılı HMK`nın 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere diğer tarafa önel verecektir.
Anılan maddeye göre;
1-Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
Somut olayda; dava hakkındaki karar verilmesinden sonra ancak kararın kesinleşmesinden önce davalının maliki bulunduğu taşınmazı 25/06/2020 tarihinde … ‘ya tapuda devrettiği gözetilerek, mülkiyet değişikliği bakımından HMK’nın 125. maddesi uyarınca işlem yapılması ve husumetin yeni malike yöneltilmesi suretiyle bir karar verilmesi gerektiği açıktır. Anılan yasal düzenleme uyarınca işlem yapılmak ve bundan sonra işin esası hakkında karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.