Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/1475 E. 2021/3206 K. 25.11.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1475
KARAR NO : 2021/3206
KARAR TARİHİ : 25.11.2021

7. Hukuk Dairesi

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.01.2017 tarihinde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.03.2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince istinaf talebinin ayrı ayrı esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR

Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Taşpınar-İmar Mahallesi 112397 ada 6 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalının 26.08.2015 tarihinde taşınmazın 1/20 payını satın aldığını, müvekkiline bildirimde bulunulmadığını ileri sürerek önalım hakkı nedeniyle davalının adına kayıtlı payın iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince,davanın kabulüne karar verilmiş, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Tanık, kavram olarak çekişmeli olan konu hakkında bilgi ve görgüsü bulunan üçüncü kişidir. Dolayısıyla davanın tarafları tanık olarak dinlenilemez.
Tanık gösteren taraf, dinleteceği tanıkların adı ve soyadı ile tebligata elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar ve her bir tanığın hangi vakıa hakkında dinleneceğini de dilekçesinde bildirir (HMK m. 240/2). Bu hüküm, yukarıda belirtilen ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 194. maddesinde düzenlenen somutlaştırma yükümlülüğünün de bir gereğidir. Ayrıca bu listede gösterilmemiş olan kişiler tanık olarak dinlenemeyeceği gibi ikinci bir tanık listesi de verilemez.
Tanık listesinde gösterilecek olan tanık sayısı hakkında herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Taraf, istediği sayıda tanığın dinlenilmesini talep edebilir. Kural bu olmakla birlikte hâkim gösterilen tanıkların tamamının dinlenilmesine gerek olmadığı veya bu hususun davayı uzatma amacıyla yapıldığı sonucuna varırsa, gerekçeli kararında belirtmek şartıyla bütün tanıkları dinlemeyebilir. Bu konuya işaret eden ve 6100 sayılı HMK’nin getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkan 241. madde “Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir” düzenlemesini içermektedir.
Yukarıda değinilen ilkelere göre, fiili taksim savunmasının tarafların tüm tanıklarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 259/2. maddesi gereğince taşınmaz başında dinlenilmek suretiyle kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Mahkemece, davalı tanığı …’un dinlenilmediği görülmüştür. 26/10/2017 tarihli duruşmada, fiili taksim konusunda dinletilecek tanıkların keşif mahallinde taraf vekillerince hazır edilmesi yönünde ara kararı kurulmuş,adı geçen tanığa davetiye çıkarılmamış,davalı bu tanığın dinlenmesinden vazgeçmemiş, mahkemece de tanık …’un dinlenilmesine gerek görülmediği hususunda bir karar verilmemiştir.
Mahkemece, davalı tanığı … adına, mahallinde yapılacak keşifte dinlenilmesi amacıyla davetiye çıkarılması gerekirken, HMK’nın 241. maddesinde belirtilen gerekçeler ileri sürülmeksizin tanığın dinlenilmemesi doğru görülmemiştir.
Değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 25.11.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.