Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2016/38141 E. 2016/20990 K. 12.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/38141
KARAR NO : 2016/20990
KARAR TARİHİ : 12.12.2016

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Davacı, davalı işyerinde işçi olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiği, açtığı işe iade davasını kazanarak işe iade edildiği ancak başlatılmadığından bahisle işe iade sonrası talepleri ile Toplu İş Sözleşmesi’nden doğan bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı, davacının işe başlama talebinin kabul edilmediğini, mahkeme kararı uyarınca tazminat ve alacaklarına karşılık davacının banka hesabına 23.197,83 TL ödeme yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının; hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir. (Hukuk Genel Kurulu-2007/14-778 E, 2007/611 K sayılı kararı).
Somut olayda mahkemece, işe başlatmama tazminatı dışındaki hüküm altına alınan alacaklar yönünden toplam rakam yazılmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Ancak bu, usul ve yasaya aykırı bir yazım tekniğidir. Bu nedenle, mahkemece gerekirse davacıya talepleri tek tek açıklattırılıp buna göre her alacak ile ilgili ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalıdır. Ayrıca dosya kapsamına göre davacı işçinin işe başlama talebini kabul etmeyen davalı işveren tarafından davacının banka hesabına 23.197,83 TL tutarında ödeme yapıldığı ve hükme esas bilirkişi raporunda bu ödenen miktarın toplam alacak miktarından mahsup edildiği görülmüştür. Mahkemece talep edilen alacakların ayrı ayrı hüküm altına alınmaması hatalı olduğu gibi davalı tarafça yapılan ödemenin de alacakların toplam miktarından mahsubu doğru olmamıştır. Bu nedenle mahkemece davalı tarafça yapılan ödemenin ne kadarlık miktarının hangi alacak kalemine yönelik yapıldığı sorularak mahsup işleminin buna göre yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
2-Kabule göre de; Davalı kurumun 392 sayılı Harçlar Yasasına göre yargı harçlarından muaf olmadığı gözden kaçırılarak harçlardan sorumlu tutulmaması hatalı olup, harç konusu kamu düzenini ilgilendirdiğinden temyiz edenin sıfatı gözetilmeksizin karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 12.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.