Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2016/33149 E. 2016/21389 K. 19.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/33149
KARAR NO : 2016/21389
KARAR TARİHİ : 19.12.2016

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davalılar
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, muvazaa iddiasında bulunarak iş akdinin feshinden davalı …’nın sorumlu olduğunu, iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, işverence yapılan haksız feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacının diğer davalının işçisi olarak çalıştığını, husumet itirazıyla birlikte davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı … davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacının muvazaa iddiasının reddi ile iş akdinin feshinin 4857 sayılı Kanun md.19/1 uyarınca yazılı bildirimde bulunma usulüne aykırı yapıldığından feshin geçersizliğine ve davacı işçinin altişveren davalı …’nde işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin davalıdan tahsilinin gerektiğine şeklinde hüküm kurulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi uyarınca, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.(Hukuk Genel Kurulu-2007/14-778 E., 2007/611 K. sayılı kararı)
Somut olayda Mahkemece, geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisi nedeniyle işe iadenin davacının en son çalıştığı alt işveren olan davalı …’ne yapılması yerinde olmuştur. Ancak davalıların işe iadenin maddi sonuçlarından müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken davacının işe başlatmama tazminatı miktarının tespiti ile yetinilip bu hususta bir karar verilmemesi, boşta geçen süre ücreti yönünden ise sadece “davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine” denilerek hüküm kurulmuş olması bozma nedenidir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3.maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının davalı …’nde İŞE İADESİNE,
3-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde davalılar tarafından müşterek ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5-Alınması gereken 29,20 TL harçtan, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1,50 TL harcın davalı … harçtan muaf olması nedeni ile diğer davalı …’nden alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacının yapmış olduğu 175,15 TL yargılama giderinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT.’ne göre 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine, 19/12/2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.