Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2016/31938 E. 2016/21115 K. 13.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/31938
KARAR NO : 2016/21115
KARAR TARİHİ : 13.12.2016

Mahkemesi :İş Mahkemesi

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm davalılarca süresi içinde temyiz edilmiş, davalılardan … için davetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Mahkemece, verilen kararın davalılar …. tarafından aynı dilekçe ile tek harç yatırılarak temyiz edildiği, vekilin iki davalı adına temyiz yoluna başvurduğu, herbirinden ayrı ayrı temyiz harcı alınması gerekirken … Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tek harçla temyiz yoluna başvurulmak suretiyle eksik harç yatırıldığı, temyiz posta giderinin ve eksik harcın tamamlatılması konusunda Davalı …. vekiline tebliğ olunan muhtıraya rağmen yasal süre içerisinde eksiklik tamamlanmadığından, HMK’nun 434/3 maddesi gereğince davalı tarafın temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir. Ek karar davalı vekilince, davalı şirketlerin davada adi ortaklık olarak yer aldıkları, müvekkili şirketler açısından tek bir iş yeri olduğu ve davanın aynı işten kaynaklandığı, aralarında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu, temyiz harcının her iki davalı şirket için yatırılmış olduğu ileri sürülerek yasal süresinde temyiz edilmiştir. Davalı şirketler Miray Yön. …… Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ortak girişim olarak davada yer almakta olup temyiz harcı ve gideri bakımından tek davalı olarak kabulü gerekir. Buna göre davalılarca eksik temyiz harcı yatırılması durumu söz konusu olmadığından mahkemenin 03/08/2016 tarihli temyizin reddi ek kararı bozularak ortadan kaldırılmalı ve mahkemenin 26/05/2016 tarihli kararına yönelik temyiz itirazları incelenmelidir.
2-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
3-Davacı vekili, müvekkilinin iş akdinin son alt işveren olan davalı şirketler ortak girişimi tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, müvekkiline hak ettiği tazminatlarının ödenmediğini, müvekkilinin uzun yıllar gerek Şanlıurfa Belediyesi’nde gerekse davalı ŞUSKİ’ye ait işyerlerinde kadrolu işçilerle beraber çalıştığını, fazla mesai ücretleri ile çalışılan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerine ait ücretlerinin ödenmediğini, yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı ŞUSKİ vekili, davacı ile müvekkili arasında herhangi bir iş akdinin bulunmadığını, davacının dava dışı Şanlıurfa Belediyesi tarafından yapılan Personel Hizmet Alımı kapsamında diğer davalılar ortak girişimi nezdinde çalıştığını ve 31.12.2014 tarihinde ihale süresinin dolması ile davacının iş akdinin sona erdiğini, davacının alacaklarından müvekkilinin sorumlu olmadığını, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının fazla çalışma, bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili yönünden çalışma iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirketler vekili, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının müvekkili ortaklık nezdinde 01.01.2014-31.12.2014 tarihleri arasında belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, müvekkili ile asıl işveren diğer davalı arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinin “Personel Destek Hizmet Alımı” olduğunu, işin yaptırılmasından ziyade işin yapılması için personel temin edildiğini, belirtilen sebeplerden dolayı, kıdem ve ihbar tazminatından müvekkilinin sorumlu olmadığını, çalıştığı süre içerisinde davacının ihtirazı kayıt ileri sürmeden ücretini aldığını savunarak davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının hafta tatili ile genel tatil alacak taleplerinden başka feshe bağlı alacaklar olan kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağı talepleri de bulunmakta olup, Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda taleplerin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılarca temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğinden; iş sözleşmesinin 31.12.2014 tarihinde feshedildiği, davacının 1 aylık yasal süre içerisinde işe iade davası açtığı, işe iade davasına ilişkin yargılamanın devamı sırasında iş bu alacak davasının da açıldığı, yargılama esnasında işe iade davasının davacı taraf lehine sonuçlandığı ve temyiz incelemesinden aynı yönde geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. İşe iade davasının kesinleşmesi sonrasında davacı vekilince, davacı tarafın işe başlama başvurusuna ilişkin noter evrakı ile davalı şirketlerce bu talebe verilen cevap örneği dosyaya sunulmuştur. Mahkemece, sunulan kayıtlara göre yaplan değerlendirme sonucunda, işçinin kesinleşmiş işe iade kararı gereği süresinde işe başlama talebini işverene ilettiği, buna rağmen işverence davacının işe başlatılmadığı sonucuna ulaşılmış, işverenin işe başlatmama iradesini açıkladığı tarih fesih tarihi kabul edilerek feshe bağlı alacaklar olan kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacakları hüküm altına almıştır.
İşe iade davasının sonucunun, feshe bağlı alacaklar olan kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağı talepli davanın sonucunu etkileyeceği kuşkusuzdur. Somut olayda olduğu gibi, işe iade davasının kabul edilerek kesinleşmesi ve davacının işe başlamak için müracaat etmesi ve işverence işe başlatılmaması halinde artık yeni bir fesih söz konusudur. Bu durumda feshe bağlı alacakların yeni bir davaya konu olması gerektiğinden daha öncesinde ileri sürülen taleplerin usulden reddine karar verilmesi gerekir. Bu itibarla işe iade davası kesinleşmeden açılan bu davada, feshe bağlı alacaklardan olan kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin hüküm altına alınması mümkün olmadığından bu taleplerin usulden reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 13/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.