YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/24491
KARAR NO : 2016/19731
KARAR TARİHİ : 21.11.2016
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen 02.05.2016 tarihli ek kararı ile 22.04.2016 tarihli kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili müvekkilinin iş akdinin geçerli neden olmadan feshedilmiş olduğunu, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespiti ile işe iadesini, işe başlatılmaması halinde 8 aylık brüt ücret tutarında tazminat ile 4 aylık boşta geçen süre ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı … Şti’nin ikametgah adresinin olduğu, davalı ..’nin ikametgahı olarak bildirilmiş ise de; şirket vekili tarafından da davalı …olarak bildirildiği, yine davalılardan Müdürlüğünün bulunduğu, ayrıca dava konusu yapılan işin yapıldığı yerin de olduğu, davalı vekilleri ve davalı .. Şti. tarafından da bu nedenlerle yetkisizlik itirazında bulunduğu, kaldı ki dava dilekçesinde muvazaa iddiasında bulunulduğu ve bu iddianın araştırılması için keşif yapılması düşünülse bile ancak istinabe yoluyla Mahkemesi aracılığıyla keşfin icra edilebileceği, yetki hususunun iş bu davada kamu düzenine ilişkin olduğu, Mahkememizce de yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak iş bu davada (İş Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş hüküm süresi içerisinde davalı … tarafından temyiz edilmiş olmakla, mahkemece davalı … vekili tarafından son celsede yetkisizlik itirazında bulunulduktan sonra bu hususun temyiz konusu yapılmış olması göz önüne alındığında davalı … vekilinin temyiz talebinin hukuki yarar yokluğu nedeni ile 02.05.2016 tarihli ek karar ile temyiz isteminin reddine karar verilmiş; ret kararı davalı vekiline 18.05.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, ret kararı ve 22.04.2016 tarihli mahkeme kararı süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir
Savunma hakkı Anayasamız’ın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde ” Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı HMK’nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usül hukukumuza yansıtılmıştır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı’nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının, usül hukuku hükümlerine aykırı olarak ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Somut olayda, davalı … vekili son celsede yetkisizlik itirazında bulunulmasının sehven yapıldığını bu itibarla yetkisizlik itirazının dikkate alınmaması gerektiğini belirterek süresinde ve usulüne uygun olarak karara yönelik temyiz itirazlarını belirtmiştir. Mahkemece davalı …’nın savunma hakkını kısıtlar şekilde temyiz talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine dair ek kararı bozularak ortadan kaldırılmalı ve davalının mahkemenin 22.04.2016 tarihli karara yönelik temyiz itirazları incelenmelidir.
Taraflar arasında yetkili mahkemenin hangi iş mahkemesi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesi uyarınca, iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme geçerli değildir.
İş mahkemesinin görevi kapsamında bulunan bir dava, dava tarihinde davalının ikametgâhının bulunduğu veya işçinin işini yaptığı yerdeki iş mahkemesi veya iş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır.
Türk Medeni Kanununun 19. maddesi uyarınca, gerçek kişi yönünden yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturulan yerdir. Gerçek kişi işverenin başka bir yerde yerleşmek niyetiyle oturduğu kanıtlanmadığı takdirde, kural olarak nüfusta kayıtlı olduğu yerin ikametgâh olarak kabulü gerekir. Aynı Yasanın 49. maddesi gereğince, tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça, işlerinin yönetildiği yerdir.
Yetkili mahkemenin belirlenmesinde önemli olan işin yapıldığı işyeri tanımına, 5521 sayılı Yasada yer verilmemiştir. İşyeri, 4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür. Bir yer, ancak işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunmaktaysa, o işyerinden sayılacaktır.
İş veya toplu iş sözleşmesinin tarafları, davalının yerleşim yeri ve işin yapıldığı yer dışındaki bir mahkemenin yetkili olduğuna dair düzenleme yapmaları, 5521 sayılı Kanunun 5. maddesinin emredici nitelikteki son cümlesi gereğince geçersizdir.
İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan, davalı tarafça süresinde yetki itirazı yapılmamış olsa bile, mahkeme tarafından bu husus kendiliğinden göz önünde bulundurmalıdır. Bir başka anlatımla hâkim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir.
Somut uyuşmazlıkta davalı … ile davalı … (B) sahasının işlettirilmesine ilişkin sözleşme yapıldığı ve davacının bu sözleşme kapsamında işçi olarak çalıştığı ve en son fiili olarak çalıştığı iş yerinin olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamına emsal dosya içeriklerine göre davalılardan, davacının işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinde davalı ’nin adresinin olduğu, davalı … .Ş. tarafından avukata verilen vekaletnameye ek imza sirkülerinde şirket merkezinin olduğu görülmüştür. Mahkemece yetkili mahkeme olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmiştir.
5521 sayılı Yasanın 5 inci maddesi davacıya seçimlik bir hak vermiştir. Buna göre davacı davasını ister işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede açabilecek isterse dava olunanın (birden fazla dava olunan varsa bunlardan her hangi birisinin) Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde açabilecektir.
Bu kapsamda, davacı seçimlik hakkını kullanarak davalılardan davanın açıldığı tarihte ikametgâhı sayılan davasını açmıştır.kemesi davaya bakmaya yetkili olduğundan mahkemece yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemenin 02.05.2016 tarihli ek kararının bozulup kaldırılmasına, temyiz olunan 22.04.2016 tarihli kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı … Müdürlüğüne iadesine, 21/11/2016 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.