Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2016/20206 E. 2016/20743 K. 08.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/20206
KARAR NO : 2016/20743
KARAR TARİHİ : 08.12.2016

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)

Dava Türü : İşe iade
YARGITAY İLAMI

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı asil, davalı Belediyede yaklaşık 3 yıldır çalışmakta iken siyasi nedenlerle iş akdinin feshedildiğini, feshe ilişkin herhangi bir tebligat yapılmadığını, iş akdinin feshedildiğini 10/04/2014 tarihinde öğrendiğini, geçerli bir hukuki sebep de gösterilmediğini, işten çıkartılma sebebinin belediye başkanının seçimlerle değişmesi olduğunu, kendisinin önceki belediye yöneticileri tarafından işe alındığını, belediye personeli olarak çalıştığını, bu dönem içerisinde hangi şirketlerin ihale aldığını dahi bilmediğini, son olarak davalı Akfa Ltd. Şti. tarafından sigortasının yatırıldığını öğrendiğini, esas iş sahibi olan …’nın sorumluluğunun bulunduğunu belirterek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine ve sonuçlarına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı idare vekili, dava süresinin geçtiği ve 6 aylık kıdem şartının oluşmadığını, husumetlerinin bulunmadığını, davacının yapılan temizlik ihalesi kapsamında davalı şirkette çalıştığını, davacının belediyede daha önce başka alt işverenler nezdinde de çalıştığını, ancak çalışmalarının aralıksız olmadığını, davacının ihale dönemlerinde 5-6 ay çalışıp 5-6 ay çalışmadığını, en son çalıştığı şirket tarafından davacının davalı belediyeye gönderildiğini, davacının 7 gün işe gelmediğinin belediye yetkililerince tutanakla tespit edildiğini, durumun davalı şirkete bildirildiğini ve davalı şirketçe haklı nedenle işine son verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının 01-07 Nisan 2014 tarihlerinde işe gelmediğinin hem şirketlerince tespit edildiği hem de davalı belediyece tutanak altına alındığını, izinsiz ve mazeretsiz işe gelmeyen işçinin iş sözleşmesinin feshinin mevzuata uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı hakkında işe gelmediğine ilişkin tutulan tutanaklardaki imzası bulunan tutanak mümzilerinin, tutanağın içeriğiyle ilgili kontrol yapmadıklarını beyan etmişler ise de, davacının 2014 yılı yerel seçimlerinden sonra işe gelmediği hususuyla ilgili hem davacı tanıkları hem de davalı tanıklarının benzer yönde beyanda bulundukları, bu maddi olgunun taraf tanıkları tarafından teyit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Somut olayda, davacının davalı belediyede davalı alt işveren şirket nezdinde çalıştığı, iş akdinin davalı belediyece 2014 yerel seçimlerinden sonra tutulan devamsızlık tutanakları(01-02-03-04-05 ve 07 Nisan 2014 tarihlerinde) gereği devamsızlık olgusu nedeniyle davalı şirketçe haklı nedenle feshedildiği, davalı şirketçe yazılı fesih bildiriminde bulunulmadığı ve SGK çıkışının 22(diğer nedenler) kodu ile yapıldığı görülmektedir.
Öte yandan, davalı Belediyede aynı alt işveren nezdinde çalışan çok sayıda işçinin iş akdi, 2014 yılı yerel seçimlerinden sonra aynı tarihlerde (01-02-03-04-05 ve 07 Nisan 2014 tarihlerinde) işe devam etmedikleri gerekçesiyle tutanak tutularak benzer şekilde sonlandırılmıştır. Sözü edilen işçilerin açtığı işe iade davalarında devamsızlık olgusunun ispatlanamaması nedeniyle davacı işçilerin işe iade davaları kabul edilmiş ve bu kararlar Dairemizce de onanmıştır.(Örneğin, 7. HD-2015/26767, 2016/23480 ve 2016/23948 E)
Emsal dosyalarda, tutanak tanıklarının “tutanakların bilgi işlem servisinde tutulduğunu, kendilerinin sadece tutanağı imzaladıklarını, davacının işe gelip gelmediğini kontrol etmediklerini” beyan etmeleri karşısında devamsızlık olgusunun ispatlanamadığı kabul edilmiştir. Emsal dosyalarda olduğu gibi eldeki dosyada da, bu yönüyle bir ihtilaf bulunmamaktadır. Eldeki dosyanın emsal dosyalardan farkı, davacı tanık beyanlarının çelişmesine dayanmakta olup Mahkemece, taraf tanık beyanlarından hareketle devamsızlık olgusunun ispatlandığı kabul edilmiştir.
Buna göre, davacı tanıklarından Ahmet Karaduman “davacının seçimlerden birkaç gün sonra işe gitmediği olmuştur. Davacının seçimlerden sonra psikolojisi bozulmuştu bu nedenle işe gitmedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Ancak, tanıklık ifadesinde tarih belirtilmediğinden devamsızlık tutanakları da seçimden hemen sonra tutulduğundan tanığın beyanında geçen işe gitmeme olgusunun tutanak tarihlerine tekabül edip etmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Diğer davacı tanığı olan Mehmet Gül ise, “Ben seçimden sonraki gün ve işten çıkartılana kadar davacıyı çalışırken gördüm.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosyada bulunan hizmet döküm cetvelinde ise bildirimler Mart ayında sona ermekte olup davacının Nisan ayı bildirim gün sayısı tespit edilememektedir.
O halde, mahkemece öncelikle davacı tanıklarının beyanları arasındaki çelişki giderilmeli, davacının işe gelmediğini beyan eden davacı tanığı Ahmet Karaduman’dan davacının hangi tarihlerde işe gelmediği sorularak bu tarihlerin devamsızlık tutanağı tarihlerine tekabül edip etmediği netleştirilmeli; ayrıca davalı işverenden fiili durumun tespitine yönelik olarak devamsızlık tutanağı tutulan tarihleri kapsayacak şekilde davacı hakkındaki 2014 yılı Nisan ayına ait puantaj cetveli, imza föyü gibi işe devam durumunu gösteren yazılı belgeler ile davacının çalışma dönemine ait son ücret bordrosu da getirtilerek tahakkuk gün sayısı ile karşılaştırılmalı ve emsal kararlarımız da göz önünde bulundurularak çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, belirtilen yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08.12.2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.