Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2016/17763 E. 2016/21206 K. 15.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17763
KARAR NO : 2016/21206
KARAR TARİHİ : 15.12.2016

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin işten çıkarılmasında haklı ve geçerli neden bulunmadığını, davalı işverenin 23.09.2014 tarihinde yaptığı fesih ihbarında hiç bir neden göstermeden müvekkilinin iş akdini feshettiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iş akdinin işletmenin ve işin gereklerinden kaynaklanan geçerli nedenle feshedildiğini, müvekkili şirketin yeterli sipariş olmaması nedeniyle üretim kapasitesini düşürmek zorunda kaldığını, davacı ile birlikte 200’ün üzerinde işçi çıkarıldığını, işten çıkarma gerekçesinin ekonomik nedenler ve iş yeri gerekleri olduğunu, şirketin dünyada yaşanan ekonomik krizden etkilendiğini, işten çıkarma olayının ilgili kurumlara yasal olarak bildirildiğini, feshin son çare olması ilkesi gereği müvekkilinin tüm yolları denediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı tarafın dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ve tanık beyanları gözetildiğinde ispat yükümlülüğünü yerine getiremediği, savunmayı destekleyen bilgi ve belge sunulmadığı, işletmesel karar, işletmesel karara neden olan işletme dışı ekonomik nedenler, feshin son çare olup olmadığı, toplu işçi çıkarmada uygulanan kriterlerin açıklığa kavuşturulamadığı, dosya içerisinde mevcut 18.01.2016 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Öncelikle, davalı işveren….’a siparişlerin azalması ve üretim kapasitesinin fazla olması nedeniyle 15.09.2014 tarihinde toplu işçi çıkarılacağını, 235 işçinin iş akdinin sonlandırılacağını bildirmiş, aynı tarihte “işe son” başlıklı davacıya hitaben yazılan yazıda da sipariş olmaması nedeniyle kapasite düşürüleceğinden söz edilerek iş akdine son verilmiştir. Ancak, işletmesel nedenle iş akdini fesheden davalı işveren işletmesel karar ve dayanağı belgeler ile işyerinde norm kadro çalışması yapıldığını ve feshe son çare olarak başvurulduğunu gösteren herhangi bir bilgi-belge sunmamıştır. Davalı işverence, delil olarak sadece …’a yazılan toplu çıkış yazısı, “işe son” başlıklı fesih bildirimi niteliğindeki yazı ve tebellüğden imtinaya dair tutanak ile ilgisiz bir kısım evrak sunulmuştur. Mahkemece, davalı vekiline fesih sebebi olarak dayandığı ekonomik sebeplere ilişkin davalı şirkete ait her türlü evrakı, şirket mali tablosu ve bilanço kayıtları dahil olmak üzere dosyaya sunması için 3 haftalık kesin süre verilmesine ve sonuçları da hatırlatılmasına rağmen davalı tarafça 3 sayfadan ibaret bilanço kaydı dışında bilgi-belge sunulmamıştır. Her ne kadar, mahkemece tek ve hukukçu bilirkişiden dosya üzerinden rapor alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı işverence sunulan bilgi-belge itibariyle bilirkişi raporu yönünden ve kabul yönünden sıkıntı bulunmadığı; işletmesel nedenin varlığı ispatlanamadığından feshin geçersiz olduğu görülmektedir. Bu nedenle, mahkemece feshin geçersizliği ve davacının işe iadesi yönünde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
Davanın yasada öngörülen 1(bir) aylık hakdüşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı ihtilaflıdır.
4857 sayılı İş Kanununun 20.maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikayet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta, “işe son” başlıklı yazı ile önelli fesih yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre, fesih bildirimi 15.09.2014 tarihli olup 15.10.2014 tarihinde iş akdinin feshedildiği belirtilmiştir. Söz konusu fesih bildiriminde davacının imzası olmadığı gibi altında ismi yazılı olan işyeri personel müdürünün de imzası bulunmamaktadır. Ayrıca, 15.09.2014 tarihinde davacının fesih bildirimini tebellüğden imtina ettiğine dair bir de tutanak tutulmuştur. Her ne kadar, davacı davasını 22.10.2014 tarihinde açmış olup tutanak tarihine göre dava süresi geçmiş ise de, tutanak tanıkları duruşmada tanık olarak dinlenilmemiştir.
Öte yandan, davacı da iş akdinin 23.09.2014 tarihli yazılı fesih ihbarnamesi ile sonlandırıldığını iddia etmektedir. Ancak taraflarca dosyaya 23.09.2014 tarihli bir fesih bildirimi de sunulmamıştır. Davacının işten ayrılış bildirgesi ise davalı işverence 24.09.2014 tarihinde verilmiş, çıkış tarihi ise 23.09.2014 olarak bildirilmiştir.
Mahkemece, davanın süresinde olup olmadığına dair gerekli araştırmaya gidilmeden davanın kabulü yönünde karar tesis edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Yapılacak iş, mahkemece öncelikle davacının dava dilekçesinde sözünü ettiği 23.09.2014 tarihli fesih bildiriminin taraflardan temini yönünde işlem yapılması, ayrıca dosya içerisindeki “15.09.2014 tarihli fesih bildiriminin tebellüğünden imtina edilmesine ilişkin tutanak” altında imzası olan tutanak tanıklarının dinlenilerek davanın süresinde açılıp açılmadığının tespiti; dava süresinde açılmış ise şimdiki gibi, 1 aylık hakdüşürücü geçtikten sonra açılmış ise dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesidir.

SONUÇ; Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15/12/2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.