Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2016/13286 E. 2016/9203 K. 25.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13286
KARAR NO : 2016/9203
KARAR TARİHİ : 25.04.2016

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, davalı işyerinde ana kasa yetkilisi olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı, davacının iş akdinin haklı nedenle sonlandırıldığını, tüm haklarının ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı banka da şube müdürü olarak görev yapan ….’ın dosyası ve tanık beyanları bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının iş sözleşmesinin davalı banka tarafından geçerli olarak feshedildiği kabul edilerek davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti talepleri yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece verilen kararın, davalı banka tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/13537 Esas ve 2014/21907 Karar sayılı ilamı ile, “…Mahkemece 04.06.2012 havale tarihli …. tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, 25.05.2009 tarihli disiplin raporunun incelenmesiyle verilen disiplin cezaları yönünden davacıyla kıyaslanan ve eşitlik ilkesine aykırı hareket ettiği iddia edilen ….’la ilgili dosyayla, davalı işyerinde çalışan aynı olaylar sebebiyle görevden çıkarma cezası verilen ….’in dosyaları getirtilip, hep birlikte değerlendirmek suretiyle her üç davacının eylemlerinin birebir benzer ve aynı ağırlıkta olup olmadığı belirlenmek suretiyle, eşitlik ilkesi bakımından bir değerlendirme yapılması gerekir. Eğer davacının eylemleri ile ….’ın eylemleri birebir aynı ağırlıkta ise şimdiki gibi karar verilmeli, eylemlerin birbirinden farklı ağırlıkta olduğunun tespit edilmesi durumunda da davacının eylemlerinin haklı veya geçerli fesih sebebi oluşturup oluşturmayacağı yönünden dosyalar ve 26.10.2012 tarihli bilirkişi heyeti raporu birlikte değerlendirilmek suretiyle davacının feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatı alacakları yönünden, bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulmasının hatalı olduğu” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda “…Dosya kapsamından, ….’ın şube müdürü, ….’in operasyon yönetmeni, davacının ise gişe görevlisi olduğu, müfettiş raporuna göre davacı, … ve … dahil bir kısım çalışanların banka işlemlerinde usulsüzlük yaptıklarının belirtildiği, anılan şahısların benzer eylemlerden ötürü suçlandıkları, özellikle müfettiş raporunun 73, 74 ve 75. sayfalarındaki tespitlere göre …. ve davacı için ileri sürülen usulsüzlüklerin büyük bir kısmının benzer olduğu, ayrıca davacının yapmış olduğu usulsüzlüklerin şube müdürünün talimatı dışında olamayacağı, talimatı olmayanlarda da bilgisi olmadan işlem yapmasının teknik olarak mümkün olmadığı, zira yöneticinin gişe görevlisinin yaptığı işlemleri onaylaması ve/veya denetlemesi gerektiği, nitekim teftiş raporunda yer alan ifadelerin genel ortalamasına göre ….’in talimatı ile işlemlerin yapıldığının açıkça belirtildiği, banka teftiş raporunun 69. sayfasındada anılan durumun teyit edildiği, yönetici karşısında zayıf konumda olan gişe görevlisi davacının verilen usulsüz talimatları kusurunu ortadan kaldırmasa da yerine getirmesinin hayatın olağan akışına ve bilinen yaşam deneyimlerine uygun olduğu, benzer eylemlerden suçlandıkları halde yöneticelere sadece görevden çıkarma cezası verilirken davacıya ihbarsız önelsiz ve tazminatsız olarak görevden çıkarma cezasının verildiği anlaşıldığından, ….’in şube müdürü/yönetici olması nedeniyle eylemlerinin daha ağır olduğu nazara alındığında, ….’e sadece görevden çıkarma, sorumluluğu daha az olan gişe görevlisi davacıya ise, ihbarsız önelsiz ve tazminatsız şeklide görevden çıkarma cezası verilmesinin, 4857 sayılı Kanun’un 5. maddesinde düzenlenen “eşit davranma ilkesi” ne aykırılık oluşturduğu, haklı nedenlerin bulunduğu durumlarda, iş ilişkisinin sona ermesinde eşit davranma ilkesine aykırı davranılması, iş sözleşmesinin feshini haksız kılacağı ancak geçersiz hale getirmeyeceği, Yargıtay 7. Hukuk Daire’sinin 11.06.2014 tarih ve 2014/503 Esas, 2014/13063 Karar sayılı ilamında ….’in eylemlerinin geçerli fesih nedeni oluşturduğu tespit edilmiş olması da gözönünde tutularak, davalı işveren davacıya karşı eşit işlem yapma borcuna aykırı davrandığından yapılan feshin haklı olduğundan bahsedilemeyeceği, …. ile ilgili anılan Yargıtay kararı da nazara alındığından feshin geçerli nedene dayandığının kabulü ile davacının feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatı talebi yerinde olduğu “ gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir. Ancak mahkemenin feshe ilişkin gerekçesi isabetli değildir.
Mahkemece davacının eylemlerinin karşılaştırıldığı şube müdürü ….’ın açmış olduğu işe iade talepli davada, İş Mahkemesinin 12.11.2013 tarih ve 2013/224-2013/71 E.-K. sayılı kararıyla davalı tarafından fesihten önce davacıya başka bölümde çalışma önerisinde bulunulmadığı, davalının fesihte tutarlı, normatif ve ölçülü davrandığına ilişkin delil sunmadığı, feshin son çare olarak düşünülmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının işe iadesine karar verilmiştir. Ancak Dairemizce, 11.06.2014 tarih ve 2014/503 -2014/13063 E.-K sayılı ilamla, davacı ….’in 25/05/2009 tarihli soruşturma raporunda davacı ile ilgili yapılan ve davacının iş akdinin feshine dayanarak alınan tespitlerden açıktan işlem yapılması dışında kalan hususlarla ilgili olarak, davacının 01/04/2007 tarihinden itibaren şube müdürü olması nedeniyle belirtilen tarihten önceki işlemlerden dolayı sorumluluğunun bulunmadığı, bu işlemlere … ve ….’ın işlemleri ve bu konuda tutulan defter kayıtlarının da dahil olduğu, yetkili …., gişe yetkilisi …. ve şubenin eski personeli ….’ın sahte imzalarla işlem yapmasının bankacılık mevzuatının ve etik ilkeleriyle bağdaşmadığı, ancak sahte imzaların davacının bilgisi ve talimatı dahilinde atıldığına dair dosya kapsamında somut bir bilgi bulunmadığı, bu kapsamda zaman zaman kredili müşterilerin devre faizi ödemelerinin şubenin mevduat müşterilerinin hesaplarından tediye edilen paralarla karşılanması konusunda da müşterilerden sadece ….’ın kendisinin bu yöndeki talimatlarıyla hesabından diğer müşterilerin kredi faiz ödemelerinin yapıldığı bilgisinin bulunduğu, nitekim dava sırasında bu hususu kendisinin de ifadesinde belirttiğini, davacının bu husustan bilgisinin olduğu, ancak diğer müşterilerin hesabında bu yönde yapılan aktarmalardan davacının eş zamanlı bilgisi olduğu veya bu konuda talimatı olduğuna dair dosyada somut bilgi olmadığı, sadece davacının … ve …..hesaplarından başka hesaplara yapılan bu şekildeki tediyeler için kendilerinin de sonrasında bilgi sahibi olduğu, ancak davacı tarafından müşterilere görüşerek mutabakatlarının alındığını, soruşturma raporunun 69. sayfasında da sahte imzalar ile 3. kişilerin finansmanında ve/veya açık işlemlerin kapanmasında kullanılmak amacıyla hemen hemen her gün yapılan tediye işlemlerinin Nisan/2007 tarihinden itibaren azalmasına rağmen devam ettirildiğinin belirtildiği, şube müdürlerinden …..’nin ortağı …..’ın imzalı boş dekontlarının ….’de olduğu hususunda bu şekilde uygulama yapılmasının bankacılık mevzuatı ve etik ilkeleriyle uyumlu olmadığı, ancak söz konusu dekontlar üzerindeki imzaların müşterilere ait olduğu, şube içerisinde bağımsız bir kontrol ve denetimlerinin yapılmadığı, yapılsa bile işlemlerinin yetkili personelin bilgisi ve talimatı doğrultusunda yapılmış olması sebebi ile usulsüz işlemlerle ilgili herhangi bir bildirim yapılmadığı hususuna katılındığını, zira her işlem bakımından her defasında davacının eş zamanlı bilgisi ve talimatı olmasa da genelde yetkili …. ve onun talimatıyla işlemlerin yapıldığını, ancak davacı bakımından davalı banka mevzuatı gereği olması gereken gerekli kontrollerin düzenli olarak yapılmadığını, davacının gişe yetkilileri …. ve …..’ın teftişi sırasında yalan beyanda bulunmaları için tehdit ettiğini, bu nedenlerle söz konusu personelin iki ayrı savunma gönderdiği konusunda anılan personelin iki ayrı savunması dışında böyle bir tehdit olduğuna dair dosyada başka bir bilgi bulunmadığı, dava sırasında halen davalı bankada görev yapan ….’ın davacı tanığı olarak davacı lehine ifade verdiği, bunun yanı sıra davacının verdiği tüm talimatların yerine getirilmesinin gerektiğini, yerine getirilmemesi halinde personelin iş akdinin feshedilebileceği şeklinde baskı kurulduğuna dair dosyada somut bir bilgi bulunmadığı, ayrıca davacının personelin işe alınması ve görevine son verilmesi konusunda davalı banka personel yönetmeliğine göre yetkisinin bulunmadığı, bu kapsamda davacının şube içerisinde bağımsız bir kontrol mekanizmasını oluşturamaması, günlük kullanıcı raporları ile işlem listesinin kontrol ve denetimlerini yapmaması, yapılsa bile personelin usulsüz işlemleriyle ilgili (….’ın müşterilerden borç para alması dahil) herhangi bir bildirim yapmamasının iş sözleşmesine aykırılık oluşturduğunu, bununla birlikte belirtilen bu davranışları ile soruşturma raporunda tenkit edilen ve davacının iş sözleşmesinin feshine gerekçe gösterilen davacının diğer davranışları nedeniyle, davalı bankanın zarara uğradığını, müşterilerin şikayetinin bulunduğu, işin normal yürüyüşünü ve işyerindeki uyumu olumsuz etkileyen bir durum olduğuna dair dosyada bilgi bulunmadığı, ayrıca davacıya bu konularda daha öncesinde ihtar yapılmadığının da dikkate alındığında iş akdinin feshinin geçerli bir nedene dayanmadığı, davacının şube müdürü olmasından önceki dönemde şube müdürü olan …’in zamanında davacıya atfedilen işlemlerin yoğun olarak yapılması ve o dönemde yapılan teftiş raporlarında da bu hususların eleştirilmesine rağmen … hakkında anılan hususlar nedeniyle işlem yapılmamasının iş sözleşmesinin feshinde eşit davranma ilkesi ile uyumlu olmadığı, ayrıca davacının davranışlarının iş sözleşmesinin feshine dayanak alınan işlemlerin “Banka Personel Yönetmeliğinin” görevden çıkarma ile ilgili maddelerine uygun olmadığı gerekçesiyle verilen işe iade kararı, Dairemizce bankaların güven kurumları olup en ufak risk teşkil eden işlemleriyle bile itibar ve müşteri kaybına neden olabileceği, davacının şube içerisinde bağımsız bir kontrol mekanizmasını oluşturamaması, günlük kullanıcı raporları ve işlem listelerinin kontrol ve denetimlerini yapmaması, yapılsa bile personelin usulsüz işlemleriyle ilgili bir bildirimde bulunmamasının iş sözleşmesine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle kaldırarak, davacının iş akdinin işverence geçerli nedenle feshedildiği kabul edilip işe iade davasının reddine karar verilmiştir.
Davacı ise Şubesinde 2001/27.03.2009 tarihleri arasında gişe yetkilisi olarak görev yapmakta olup özellikle soruşturmaya esas alınan 01.09.2006 – 20.03.2009 arasında gişe yetkilisi ve ana kasa sorumlusu olarak görev yaptığı dönemde, “hemen hemen her gün, özellikle kuyumculuk yapan ….., … … gibi birçok müşteri lehine açıktan para yatırma işlemi yaparak Bankanın kaynaklarının kullanılmasına olanak sağlaması, belirtilen müşteriler lehine yapılan açık işlemlerin kapatılmasında, şubenin hesap bakiyesi müsait olan ve günlük taramalarla tespit edilen diğer müşteri hesaplarından sahte imzalar ile veya imzasız dekontlar ile tediye işlemi yapması, işlemleri uzun süre devam ettirmesi, müfettişe yalan beyanlarda bulunması, kendisi tarafından düzenlenmiş sahte Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi ibraz etmesi, konu ile ilgili olarak yalan beyanlarını devam ettirmesi, Bankaya emanet olarak bırakılmış olan müşteri mevduatları tutarında sahte imzalar ile müşteri bilgisi/talimatı olmadan işlem yapması, hesap bakiyeleri yetersiz olan müşteriler lehine açıktan para yatırma işlemi yaparak veya yaptırarak müşterilerin çeklerinin ödenmesinin /EFT’lerinin yapılmasının sağlaması, usulsüz olarak müşteri hesaplarını kullandığını bildiği halde konuyu gizleyerek Teftiş Kurulu Başkanlığı’na bildirmemesi, Banka dahilinde yapılan bir yolsuzluğu bilerek zamanında haber vermemesi, müşteri ile Bankanın itibarını zedeleyecek şekilde borç alacak ilişkisine girmesi, bu hususta yalan beyanlarda bulunması şeklindeki fiillerinin” olduğu müfettiş raporu ile sabittir. Bu belgelerden, davacının bizzat mevzuata aykırı işlemi yaptığı açıkça anlaşılmaktadır. Davacı ile birlikte bizzat sahte imza ile işlem yapan, Şubesinde 06.02.1991/25.08.2008 tarihleri arasında çalışan Operasyon Yönetmeni ….’in İş Mahkemesi’nin 19.07.2010 tarih ve 2009/587E.-2010/469 K sayılı kararı ile, davacının, davalı işverene karşı açtığı işe iade davasının reddine karar verildiği, işverence yapılan feshin haklı fesih olduğu gerekçesine dayanıldığı ve kararın Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 27/02/2012 tarih ve 2011/9254 E, 2012/2780 K sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği görülmektedir. Bu durumda davacının eyleminin, kendisi gibi bizzat işlem yapan ….le kıyaslanmasının olaya daha uygun olduğu, iş akdinin işveren tarafından haklı nedenle feshedildiğinin kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken, denetim yetkisini gerektiği gibi kullanmayan şube müdürü ile kıyaslanarak iş akdinin geçerli nedenle feshedildiğinin kabulü hatalı olup karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 25.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.