Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/88 E. 2015/11415 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/88
KARAR NO : 2015/11415
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine,
2-Davacı vekili müvekkilinin davalı şirkette çalışırken sağlık sorunları nedeni ile işten ayrıldığını iddia ederek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 25.02.2014 tarihli ilamı ile özetle ve sonuç olarak, “…Davacının puantaj ve ibranameye karşı beyanları alınarak, ayrı ayrı değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkeme bozma kararına uymuş, bozma konusu yapılan hafta tatili ile milli bayram ve genel tatil ücretlerini reddetmiş, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Bozma üzerine verilen kararda bozma dışında kalan hususlarda yeniden hüküm kurulup, kurulmayacağı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır
Mahkemece, kısmi bozma kararına uyulması halinde kısmi bozma kararı gereğince inceleme yapılır ve yeni bir hüküm verilir. Mahkemenin kısmi bozma kararı gereğince verdiği yeni hüküm temyiz edilirse, Yargıtay’ca yalnız kısmi bozma kararının kapsamına giren bölüm hakkında temyiz incelemesi yapılır.
Davadaki taleplerden biri veya birkaçı hakkındaki kararın Yargıtay’ın bozma kararının kapsamı dışında kalması nedeniyle kesinleşmesi halinde mahkemenin kısmi bozma kararı üzerine yaptığı inceleme sonucu verdiği yeni kararında, infazda tereddüt oluşmaması açısından eski kararının kesinleşen bölümünün de aynen tekrarlanarak “bu konuda verilen hüküm kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına” diye belirtilmek suretiyle yeni hükümde yer alması gerekmektedir.
Somut olayda; mahkeme tarafından bozma kapsamı dışında kalan alacaklar hakkında eski kararın kesinleşen bölümü aynen tekrarlanmaksızın, “2-Mahkememizin 20/06/2013 tarih ve 2012/106 Esas 2013/211 Karar sayılı hükmünde kıdem tazminatı ile ilgili kurulan hükmün Yargıtayca zımni olarak onanmış olduğu görüldüğünden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Mahkememizin 20/06/2013 tarih ve 2012/106 Esas 2013/211 Karar sayılı hükmünde yıllık izinle ilgili kurulan hükmün Yargıtayca zımni olarak onanmış olduğu görüldüğünden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde karar verilmesi hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.
O halde davalı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 08.06.2015 gününde oyçukluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 01.10.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) kanun yollarına ilişkin eski hükümleri ayrık olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297.maddesine göre; “(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenlenmiştir.
“Hükmün Yazılması” başlıklı 298.maddesi ise:
“(1) Hüküm, hükmü veren hâkim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılır.
(2) Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
(3) Hükümde gerekçesi ile birlikte karşı oya da yer verilir.
(4) Hüküm, hükmü veren hâkim veya hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.” hükmü yer almaktadır.
Açıklanan hükümlerin ortaya koyduğu bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denilebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.2011 gün ve 2011/20-607 E.-604 K.sayılı kararında da bu ilkeler aynen kabul edilmiştir.
Bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkar. Bozma dışında bırakılan konularda ortada bir kesin hüküm kalmayacağı ancak bunların taraflar lehine kazanılmış usuli hak oluşturacağı izahtan varestedir. Mahkemece, bozmaya uyarak yeniden karar verilmesi sırasında, kararın hüküm fıkrasında yer alan ve bozmaya konu yapılmayan kısım yönüyle de ilk hükümdeki gibi karar verilmesi gerektiği HGK.nun 10.10.2012 gün ve 2012/9-851E. 2012/705K. sayılı kararında da kabul edilmiş olup bu husus öğretide de benimsenmiş¹, uygulamada bu yönde gelişmiştir².
İlk derece mahkemesinin; Dairemizin bozma ilamına uyarak yaptığı yargılama sonrası bozma dışı kalan alacak kalemleri hakkında hüküm kurulmaması, açıklanan nedenlerle usule aykırı olup kararın bozulması gerekirken, önceki kararda belirtilen alacakların hükme eklenerek “bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına” ibaresi eklenmek suretiyle, düzeltilerek onanması yönünde oluşan Sayın Çoğunluk kararına katılmıyoruz. 08/06/2015