Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/8180 E. 2015/6893 K. 13.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8180
KARAR NO : 2015/6893
KARAR TARİHİ : 13.04.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı Sağlık Bakanlığı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı Sağlık Bakanlığının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalı işyerinde garson olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı, davacının iş akdinin haklı nedenle sonlandırıldığını, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının iş akdinin işveren tarafından haklı neden olmadan feshedildiği gerekçesiyle kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HMK’nun 107.maddesinde davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği, karşı tarafın verdiği bilgi veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda, davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği, ayrıca kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tespit davası da açılabileceği ve bu durumda hukuki yararın var olduğunun kabul edileceği, 109.maddesinde ise talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği, talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı, kısmi dava açılması halinde dava açılırken talep konusunun kalan kısmından açıkca feragat edilmiş olması hali dışında talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmeyeceği bildirilmiştir.
Görüldüğü gibi her iki dava çeşidininde açılabilirlik şartı alacağın konusunun miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olmamasıdır. Her iki dava çeşidinde de (alacak miktarınını tespiti davası dışında) dava açan alacağın asgari bir miktar ve değerini belirterek talepte bulunmaktadır.
Dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde davacı neye karar verilmesi istiyorsa onu açık şekilde yazar. Tespit davalarında davacı bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine karar verilmesini ister, kısmi davada davacının dava dilekçesinde kısmi dava açtığını açıkça bildirmesi gerekir, belirsiz alacak davasında ise alacağın miktarının belirlenmesi açıkça talep edilmelidir.
Talep sonucu açık değilse mahkeme talep sonucunu açıklattırmalıdır. Bundan başka, talep sonucunun açık olmaması halinde, onu dava dilekçesinin diğer bölümlerinde yazılanların ışığında bir yoruma tabi tutarak davacının açtığı davanın belirsiz alacak davası mı yoksa kısmi dava mı olduğunu belirlemek hakimin ödevidir.
Somut olayda dava dilekçesinde davacı vekili davanın belirsiz alacak davası olduğunu açıklamadığı gibi talep ettiği alacakların miktarının da belirlenmesini talep etmemiştir. Dava dilekçesinin içeriğinden davanın kısmi dava olarak açıldığı anlaşılmakta olup sonradan ıslah dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğunun bildirilmiş olması sonuca etkili değildir.
Bu durumda davacının davasının kısmi dava olarak kabulü dava ve ıslah tarihleri dikkate alınarak faiz başlangıcının belirlenmesi gerekmekte olup yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir.
Ne var ki; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, kararı diğer davalının temyiz etmediğide gözetilerek düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1,2,3,4,5,6. fıkralarının silinerek yerine,
“HÜKÜM:Davanın KISMEN KABULÜNE
1- 3.292,46 TL brüt kıdem tazminatının 09/11/2012 akdin fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte,
2- 1.652,70 TL brüt ihbar tazminatının davalı şirket yönünden tamamının dava tarihinden, davalı Bakanlık yönünden ise, 500,00 TL’sinin 23.11.2012 dava tarihinden, bakiyesinin 25.12.2013 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,
3- 470,25 TL brüt yıllık izin ücret alacağının davalı şirket yönünden tamamının dava tarihinden, davalı Bakanlık yönünden ise, 200,00 TL’sinin 23.11.2012 dava tarihinden, bakiyesinin 25.12.2013 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,
4- 7.448,52 TL brüt fazla çalışma ücret alacağının davalı şirket yönünden tamamının dava tarihinden, davalı Bakanlık yönünden ise, 1.000,00 TL’sinin 23.11.2012 dava tarihinden, bakiyesinin 25.12.2013 ıslah tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte,
5- 279,15 TL brüt ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının davalı şirket yönünden tamamının dava tarihinden, davalı Bakanlık yönünden ise, 150,00 TL’sinin 23.11.2012 dava tarihinden, bakiyesinin 25.12.2013 ıslah tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte,
6- 200,00 TL brüt yol yardımı alacağının 23.11.2012 dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin REDDİNE;” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, kararın hüküm fıkrası düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 13.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.