Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/8137 E. 2016/10466 K. 10.05.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8137
KARAR NO : 2016/10466
KARAR TARİHİ : 10.05.2016

Mahkemesi :İş Mahkemesi

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekilince istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, davacının davalı … Başkanlığında işçi olarak çalıştığını, sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedilmesi sonucunda açılan işe iade davası sonucunda davacının işe iadesine karar verildiği halde işe başlatılmadığını beyan ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yılık izin alacağının davalı Belediyeden tahsilini istemiştir.
Davalı … davacının Belediye bünyesinde işe başlatılmasının mümkün olmadığını ve yıllık izin alacağının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında işçilik alacağına konu kıdeme esas hizmet süresinin tespiti ve bu konuda yemin deliline dayanılıp dayanılamayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı 12/08/2004 tarihinde altişverenler nezdinde davalı işyerinde çalışmaya başladığını iddia etmiş, davalı … ise davacının 16/06/2005 tarihinde çalışmaya başladığını savunmuştur. Davacı tanık deliline dayanmış, davalı tarafça davacının hizmet süresinin başlangıç tarihinin 12/08/2004 tarihi olduğu konusunda yemin teklif edilmiş, davacı 12/08/2014 tarihinde çalışmaya başladığı konusunda yemin etmiştir.

Yemin, HMK’nun 225-239 maddelerinde düzenlemiş olup, yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar ise yemine konu olamaz. Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir. Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez.
Sosyal güvenlik hukukunda hizmet tespitine ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan re’sen (kendiliğinden) araştırma ilkesi uygulanmaktadır. Re’sen araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda taraflara yemin teklif edilemez. (HMK 226/1-a, Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku s.424, 10.Hukuk Dairesi 2013/773 E. 2013/5942 K.)
Genel olarak işçilik alacakları davasında taraflarca hazırlanma ilkesi geçeli olduğundan Dairemizce yemin deliline dayanılabileceği kabul edilmektedir. (2015/6128 E. 2016/6848 K.) “Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.”
Alacak davasında hizmet süresinin ispatında yemin deliline dayanılıp dayanılmayacağı konusuna gelince;
Hizmet süresinin belirlenmesi hususunda ispat yükü HMK 190. maddede düzenlenen “iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” kuralı uyarınca davacı işçi üzerindedir. “Karşı ispat” başlıklı HMK 191. (HUMK 239) ‘e göre ise karşı taraf ispat yükünü taşıyan tarafın delilinin doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf ispat yükünü üzerine almış olmaz. Bu durumda hizmet süresinin ispat yükü davacı işçide olduğundan, işverenin delil sunması bu bağlamda yemin teklif etmesi durumunda ispat yükü davacıya geçmez. Bu sebeple ispat yükü kendisine düşmeyen taraf (işveren) “açıkça” ispat yükünü üzerine almaksızın karşı tarafa (işçiye) yemin teklif etmesi ve tarafın/işçinin bunu yerine getirmesinin hükmü bulunmamaktadır. (Ejder Yılmaz HMK Şerhi s.1056)
Nitekim, HGK 30/10/1991 tarih ve 11-384/543 E.K.sayılı kararında kendisine hiç bir ispat külfeti düşmeyen davalının, gerekmediği halde davacı tarafa yemin teklif etmesi halinde, mahkemenin ispat yükünün kendisinde olmadığını ve bu yükümlülüğü devralıp devralmayacağını açıkça sorarak kabul ettiği takdirde bunu zapta geçirttikten sonra yemini eda ettirmesi gerektiği, bu hususlara uyulmadan soyut yemin teklifi ve davacının bunu eda etmiş olmasının hukuki bir sonuç doğurmayacağı ifade edilmiştir.
Ancak ispat yükü kendisinde olan taraf vakıayı ispat etmesi halinde ispat yükü karşı tarafa geçer. Bu durumda karşı taraf aksini ispat edememesi durumunda davayı kaybedecektir. Karşı tarafın ispat yükün kendisine geçmesi halinde gösterdiği delil HMK 191. maddesi anlamında karşı delil değildir. (B. Kuru s.377)
Bu durumda davacının kıdeme esas hizmet süresini ispat edip edemediği önem kazanmaktadır. Davacı tanık beyanı ve diğer deliller ile talep ettiği hizmet süresinin ispat etmiş ise, aksini ispat yükü davalıya geçeceğinden bu durumda bildirilen delil karşı delil olmaktan çıkar ve davalı hizmet süresinin aksini ispat için diğer deliller gibi yemin deliline dayanabilir. Davacının iddia ettiği hizmet süresini ispat edemediği kabul edildiği takdirde davalı karşı delil ileri sürerek üzerine “açıkça” almadığı ve HGK kararına göre duruşma zaptında bu yönde bir kayıt bulunmadığından ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191) ve bu durumda kabul ve eda edilen yeminin bir hükmü yoktur.

Somut olayda davacı 12/08/2004 tarihinde alt işverenler nezdinde davalı işyerinde çalışmaya başladığını iddia etmiş, davalı … ise davacının 16/06/2005 tarihinde çalışmaya başladığını savunmuştur. Davacının 1229878 sicil numaralı Özcan İnşaat Ltd. Şti. isimli şirkette çalıştığını iddia ettiği süre için davalının çalıştığı dava dışı …. Şti. ile davalı … arasında asıl-alt işverenlik ilişkisi hususunda delil yoktur. Bu durumda yemin deliline dayanılmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının 16/06/2005 tarihinden itibaren davalı Belediyeden ihale ile iş alan alt işverenlerde çalıştığı anlaşıldığından alacakların bu tarihten itibaren hesaplanması gerekirken 17/08/2004 tarihinden itibaren hesaplanması hatalıdır.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alman temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.