Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/5631 E. 2015/7105 K. 14.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5631
KARAR NO : 2015/7105
KARAR TARİHİ : 14.04.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilip incelemenin Yargıtayca duruşmalı olarak yapılması davalı … vekili Av. … tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 14/04/2015 günü belirlenen saatte temyiz eden davalı … vekili Av. … ve davalı … vekili Av… ile karşı taraftan davacı … vekili Av. … geldi. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların süzlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, davacının davalı Pepsi Cola Servis ve Dağıtım Ltd.Şti.’nin asıl işverenliğinde değişik alt işverenler nezdinde olmak üzere en son diğer davalı şirket işçisi olarak çalıştığını, çalıştığı süre içinde sürekli fazla mesai yaptığını, ayrıca hafta tatili kullanmadığını iddia ederek fazla mesai ve hafta tatili ücretlerinin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Pepsi Cola Servis ve Dağıtım Ltd.Şti vekili, davalı müvekkilinin asıl işveren olmadığını, husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini, diğer davalı NWG Servis Hizmetleri A.Ş. vekili ise, davacının önceki hizmetlerinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, emeklilik nedeni ile işten ayrılan davacıya tüm haklarının ödendiğini, fazla mesai iddiasının davacının yaptığı işle bağdaşmadığını,haftalık 45 saati aşan çalışmasının bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacının fazla mesai yapıp yapmadığı, hafta tatillerinde çalışıp çalışmadığı ihtilaflıdır.
Bilirkişi raporunda davacının günlük ve haftalık mesai süresi, ara dinlenme süresi ayrı ayrı gösterilmeden dava konusu edilen alacaklar hesap edilmiştir. Öncelikle bilirkişinin hesap tarzı yerleşik uygulamaya ve yasal düzenlemelere aykırı olup raporun denetlenmesi mümkün olmadığından bu raporun hükme esas alınması hatalı olmuştur.
Öte yandan tanık anlatımları hesaplamalarda dikkate alınmış ise de, davacı tanıklarının aynı istemlerle dava açan, davalılar ile husumetli olan kişiler olması nedeni ile tek başına beyanlarına itibar edilmesi mümkün değildir. Davacı vekilinin sunduğu CD’e (compact disk) ise, hangi ortamda ne şekilde kaydedildiği, gerçekten davalı taraf yetkililerine ait konuşmalar olup olmadığı belli olmadığından delil olarak itibar edilmesine olanak yoktur.
6100 sayılı HMK’nun 220.maddesi,”(1) İbrazı istenen belgenin ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteği kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahun belgenin var olduğu resmi bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin süre verir. (2)Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkar eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı halde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir. (3) Belge ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkar eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmünü amirdir.
Bu itibarla davacının fazla mesai yaptığını ve hafta tatillerinde çalıştığını iddia ederek iddiasını ispat için tanık deliline dayanmasına karşılık davalıların davacının fazla mesai yapmadığını, hafta tatillerinde çalışmadığını, haftalık mesaisinin 45 saati aşmadığını ileri sürmesi karşısında, işveren olarak işçinin çalışma gün ve saatlerine, çalışma düzenine ilişkin kayıt ve belge düzenlemekle yükümlü olmaları nedeni ile davalılara HMK’nun 220. maddesine uygun biçimde davacının çalışma gün ve saatlerine ilişkin bilgi belgeleri özellikle davacının bir mağazada tanzim ve teşhir işi yaptığı dikkate alındığında rut kayıtlarını sunmaları için süre verilmeli, sonucuna göre davacının mağazada tanzim ve teşhir için geçerdiği süre, sorumluluk alanındaki mağaza sayısı ve mağazalar arası ulaşımda geçirdiği süre gözönünde bulundurularak fazla mesai yapıp yapmadığı, hafta tatillerinde çalışıp çalışmadığı konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden denetime elverişli rapor alınarak talepler hakkında bir karar verilmelidir.
Bunlardan başka, davacının prim usulü ile çalıştığı anlaşıldığından sunulan bordrolarda tahakkuk ettirilen primlerin fazla mesaiden mahsup edilmemesi, keza 2012/11.ayı bordrosunda fazla mesai tahakkuk ettirildiği halde bu ay için de fazla mesai ücreti hesap edilmesi hatalı olmuştur. Primlerin ödendiğinin tespiti halinde fazla mesai ücretinden mahsup edilmesi gerektiği gibi, işveren kayıtlarına göre fazla mesainin hesap edilmesi halinde bu aya ait fazla mesai ücreti aynı şekilde ödenmiş ise mahsup edilmeli, aksi halde 2012/11.ay hesaplamalarda dışlanmalıdır.
Başka bir husus ise, bu davada sezon tabir edilen dönemin Mart-Kasım ayları arasındaki dönem olarak kabul edilmesine rağmen, aynı gün temyiz incelemesi yapılan 2015/5633 esas sayılı davada Nisan-Eylül; 2015/8312 esas sayılı davada ise Nisan-Ekim ayları arasındaki dönemin sezon olarak kabul edilmesidir. Görüldüğü üzere işlerin yoğun olduğu sezon her bir dosyada farklı alınmıştır. Davalıların yaptığı iş dikkate alınarak sezonun hangi ayları kapsadığı konusundaki çelişki ve farklı uygulama üzerinde de durularak bu husustaki karışıklık da giderilmelidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendilerini vekille temsil ettiren davalılar yararına takdir olunan 1,100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 14.04.2015 günü oybirliği ile karar verildi.