Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/4842 E. 2015/9373 K. 20.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4842
KARAR NO : 2015/9373
KARAR TARİHİ : 20.05.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı- karşı davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı-karşı davalı, davalı işyerinde 05.01.2006-20.09.2011 tarihleri arasında en son bireysel pazarlama yöneticisi olarak çalıştığını, iş akdinin kendisi tarafından iş koşullarının ağırlığı ve fazla mesai alacaklarının ödenmediği gerekçesi ile 20.09.2011 de ihtar çekerek feshedildiğini bildirerek kıdem tazminatı ile fazla mesai ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı, davacının alacağının bulunmadığını bu nedenle feshin haksız olduğunu, ayrıca ihbar önellerine uymadan iş akdini feshetiiğini savunarak davanın reddini ile ihbar tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve buna bağlı olarak kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Somut olayda bilirkişi tarafından davacının fazla mesai ücreti tanık beyanlarına göre haftalık 5 saat fazla mesai yapıldığı kabul edilerek bordrolarda tahakkuk ettirilen fazla mesai saatleri ilgili olduğu dönemde yapılan fazla mesai saatlerinden mahsup edilmek suretiyle hesaplanmıştır. Oysa bordrolarda tahakkuk olan fazla mesai saatlerinden daha çok fazla mesai yapıldığının yazılı delille ispatlanamaması durumunda, bu saatlerin mahsubu yerine tahakkuk olan ayların dışlanarak hesaplamada dikkate alınmaması gerekmektedir. Diğer yandan taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesinin 7. maddesinde fazla çalışma ve fazla sürelerle yapılan çalışma ücretlerinin ücrete dahil olduğu düzenlenmiştir. Buna göre yıllık 270 saate kadar olan fazla çalışmalar ücrete dahil olup, en erken tahakkuk eden aydan itibaren yıllık 270 saat fazla mesainin toplam hak edilen fazla mesai saatinden mahsup edilerek hesaplama yapılmalıdır. Bu hususlar dikkate alınmadan hazırlanan bilirkişi raporu hatalıdır. Yapılacak iş dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilerek yukarıda açıklanan ilkeler ve yapılan tespitler çerçevesinde davacının fazla mesai ücreti alacağı olup olmadığı hesaplanarak çıkacak sonuca göre davacının iş akdini feshetmekte haklı olup olmadığı, dolayısı ile kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı konusunda karar vermektir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin hatalı bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle fazla mesai ücreti hakkında hüküm kurulmuş olması doğru olmayıp bozma nedenidir.
3-Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda davacı 5 günlük yıllık izin ücreti alacağı bulunduğunu belirtmiş, bilrkişi ise davalının yıllık izinleri kullandırdığını ispat edemediğinden bahisle talep gibi 5 günlük yıllık izin ücreti hesaplamıştır. Oysa dosya arasında davalı tarafından sunulmuş yıllık izin belgeleri bulunduğu ve bunun bilirkişi tarafından hesaplamada denetime elverişli şekilde değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece bilirkişi tarafından hatalı değerlendirme ile hesaplanmış olan yıllık izin ücretinin hüküm altına alınmış olması isabetli olmayıp ayrı bir bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 20.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.