Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/4839 E. 2015/9370 K. 20.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4839
KARAR NO : 2015/9370
KARAR TARİHİ : 20.05.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, davacı davalı işveren nezdinde 02.03.2009 tarihinden 03.04.2011 tarihine kadar bulaşıkçı olarak çalıştığını, iş akdinin davalı tarafından haksız ve geçersiz şekilde feshedildiğini bildirerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının çalıştığını iddia ettiği 02.03.2009 – 03.04.2011 tarihleri arasında işyerinin ….. ne ait olduğunu, kendisinin vergi kaydının 21.04.2011 de açıldığını bu nedenle davanın husumetten reddi gerektiğini, diğer yandan davacının işi kendisinin bıraktığını ve fazla mesai yapmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen 23.05.2013 tarih ve B-19/21 369 sayılı yazıdan … … şeklinde bir kaydın bulunmadığı ve Ticaret Sicil Müdürlüğünün …..’nin …. caddesi no:.. …. adresinde faal olduğu hissedarları arasında da davalının bulunmadığı ve İzmir Şirinyer Vergi Dairesinden gelen yazıda da davalının adına 21.04.2011 tarihi itibariyle lokanta işletmesi işine başladığı kaydının bulunduğu,dava dilekçesinde belirtilen tarihlerde davalının vergi mükellefi bulunmadığı dolayısıyla da dosya kapsamından davalı husumet sıfatı olmadığı gerekçeleriyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Uygulamada işverenlerin değişik isimler adında işletme ve şirket kurdukları, aynı yerde değişik isimler adı altında faaliyet yürüttükleri görülmektedir. Buna paralel olarak da işçi bu değişik şirketlerde girdi çıktı veya tabela şirketinde çalışırken sigortası başka bir şirket tarafından yatırılıyor gösterilmektedir. Bu gibi olayların çözümünde organik bağ ve birlikte istihdam konuları araştırılmalıdır.
Ticaret sicil kayıtlarından şirketlerin hakim sermaye ortakları ile diğer şirketin ortaklarının aynı olması, şirketlerin ticaret sicilinde kayıtlı adreslerinin aynı olması, faaliyet konularının aynı olması, aynı adreste faaliyet göstermeleri hallerinde organik bağdan söz edilebilir.
Firmaların ticari merkezleri, faaliyet alanları ve yönetim kurulu üyelerinin aynı kişiler olması, davacının ara vermeksizin bir şirketten diğerine geçiş yapması, kesintisiz çalışmaya devam etmesi hallerinde şirketler arasında organik bağ bulunmaktadır.
Bir şirketin kapatılarak kapanan şirketin çalışanlarının aynı ortaklara bağlı başka şirkette çalıştırılması halinde de işyeri devrinden değil organik bağdan hareket etmek gerekir.
Organik bağ birlikte istihdam şeklinde de karşımıza çıkabilir. Birlikte istihdam bir işçinin aynı hizmeti, birbiri ile yönetimsel, ticari veya sözleşmesel bir bağı bulunan birden fazla işverene sunmasıdır. Bu şirketler genel olarak grup veya aile şirketleri olarak karşımıza çıkar. Kısmi süreli çalışma gibi ayrım yapılması hangi şirkete ne kadar hizmet verdiği çalışma içiçe girdiğinden bilinmesi mümkün değildir. Tüm şirketlerin idare müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması, şirketlerin birlikte kullandığı binanın girişinde verilen güvenlik hizmetleri, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmesi, işçinin bütün şirketlere aynı anda hizmet etmesi halinde, ücret işverenlerin biri ya da birkaçı tarafından ödense veya sosyal sigorta priminin başka bir işverence yatırılsa bile birlikte istihdam sözkonusudur.
Organik bağ ve birlikte istihdam hallerinde bütün şirketler işçilik alacaklarından müteselsilen sorumludurlar.
Somut olayda dosyada bulunan ticaret sicil kaydı belgelerine göre davalı ile davacının çalıştığını iddia ettiği dönemde işyerinin adına kayıtlı olduğu dava dışı ….’nin ortaklarının soyadlarının aynı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davalı ile dava dışı …. arasında organik bağ bulunup bulunmadığı araştırılmadan karar verilmiş olması hatalıdır. Ayrıca 6098 sayılı TBK nun 202. maddesi (eski BK 179. madde) gereği ticari işletmeyi devralan kişinin önceki malikle birlikte işletmenin borçlarında devir tarihinden itibaren 2 yıl boyunca müşterek ve müteselsilen sorumlu olmaları nedeniyle işyeri devri olgusunun mevcut olup olmadığı da araştırılıp çıkacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.