Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/4546 E. 2015/16967 K. 29.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4546
KARAR NO : 2015/16967
KARAR TARİHİ : 29.09.2015

Mahkemesi : Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı iş akdinin işveren tarafından haksız nedenle feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK.1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş, belirsiz alacak davası HMK’nun 107.maddesinde düzenlenmiştir. HMK’nun 448.maddesinde bu kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı bildirilmiştir. HUMK’nun yürürlükte bulunduğu dönemde açılmış olan bir dava da “dava açılması” işlemi tamamlanmış olduğundan artık davaya belirsiz alacak davası olarak devam edilebilmesi mümkün değildir. Daha açık bir anlatımla belirsiz alacak davası ancak HMK’nun yürürlüğe girdiği 1.10.2011 tarihinden sonra açılabilir.
Belirsiz alacak davasının açılmasının sonuçlarından biri de zamanaşımının kesilmesidir. (BK m.133/2-TBK md.154/2)Yargıtay’ın bu güne kadar ki uygulamalarına göre zamanaşımı kesilmesi, dava dilekçesinde talep edilen miktarla sınırlıdır ve dava edilmeyen kısım için zamanaşımı kesilmez. Ne var ki, bu kuralı HMK m.107 ile hukukumuza yeni giren belirsiz alacak davası bakımından uygulayabilmek mümkün değildir. Aksinin kabulü, belirsiz alacak davasının kanun koyucu tarafından usul kanununda düzenlenmesine rağmen (daha başlangıçtan) reddi anlamına gelir. Belirsiz alacak davasında, kısmî alacak davasından farklı olarak, dava sırasında belirli hale gelen alacağın davaya sokulmasına izin verildiğinden, geçici talep sonucu ile açılan belirsiz alacak davasında, ileride belirli hale gelecek olan alacağın tamamı için zamanaşımı kesilmesi sonucu ortaya çıkar. Asgari miktar belirtilerek açılan belirsiz alacak davasında mahkemece yapılan araştırma esnasında alacağın miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına (m.141, 319) tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilir. Yapılan bu arttırım zamanaşımına tabi değildir.
Somut olayda, dava 01.02.2010 tarihinde HUMK’nun yürürlükte bulunduğu dönemde açılmış kısmi dava olduğundan davanın açılması yalnızca alacağın talep edilen kısmı yönünden zamanaşımını keser. Islahla talep edilen kısım yönünden zamanaşımını kesmeyeceğinden davalının 05.12.2013 tarihli ıslah dilekçesine karşı süresi içinde ileri sürdüğü zamanaşımı savunması dikkate alınarak bilirkişiden ek rapor alınmalı ve davacının talep edebileceği alacaklar belirlenerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
3-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işveren tarafından yapılan kısmi ödemenin işçinin hangi alacağına mahsup edileceği noktasında toplanmaktadır.
Birden fazla para borcunun bulunduğu bir borç ilişkisinde, borçlunun, yapılan kısmi ödemenin hangi borç için mahsup edildiğini belirtmemesi, alacaklının da ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu makbuzda göstermemesi durumunda, kısmi ödemenin hangi borca mahsup edileceği sorunu Borçlar Kanunu’nun 86′ ncı, 6098 sayılı TBK.’nun 102’nci maddesine göre çözümlenmelidir. Bu gibi durumlarda, kısmi ödeme öncelikle muaccel olan borç için yapılmış sayılır. Ödeme zamanında birden fazla borç muaccel hale gelmişse, ödeme ilk takibe konulan borca mahsup edilir. Muaccel olan borçlardan hiçbiri takibe verilmemişse kısmi ödeme ifa zamanı önce gelen borca mahsup edilmiş sayılır. Borçların ifa zamanları (vadeleri) aynı günde gelmişse yapılan kısmi ödeme borçların miktarlarıyla orantılı olarak mahsup edilir. Borçlardan hiçbirinin ifa zamanı gelmemişse, kısmi ödeme alacaklı için güvencesi en az olan borca mahsup edilmiş sayılır.
İş sözleşmesinden doğan para borçlarının kısmi ifasında, mahsubun ne şekilde yapılacağı ile ilgili 4857 sayılı İş Kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından, Borçlar Kanunu’nun yukarıda belirtilen genel hükümleri kapsamında sorun çözümlenmektedir. İşçinin işverenden bir alacağının, örneğin sadece kıdem tazminatı alacağının bulunduğu durumlarda, kısmi ödeme nedeniyle mahsup işlemi Borçlar Kanununun 84 üncü maddesi çerçevesinde yapılacaktır. Dairemiz uygulamasına göre, temerrüde düşmüş olan işverenin yaptığı kısmi ödeme işçinin bu hususta beyanda bulunup bulunmadığına bakılmaksızın öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmelidir.
İşçinin birden fazla alacağının söz konusu olması halinde, yapılan kısmi ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğu işveren tarafından ödeme sırasında belirtilmemiş ve işçi tarafından da bu husus makbuzda gösterilmemiş ise, mahsup işlemi Borçlar Kanununun 86’ncı 6098 sayılı Borçlar Kanununun 102. maddesine göre yapılacaktır. İş Kanununda işçinin sözleşme ve kanundan doğan alacaklarının muacceliyet ve vade zamanları konusunda değişik hükümler öngörülmüştür.
Somut olayda davacının iş akdi feshedildikten sonra, davalı tarafından davacının banka hesabına “tazminat ödemesi” ibaresi ile kısım kısım toplam 2.884,00 TL ödeme yapılmıştır. Davacının dava konusu alacakları hesaplanırken bilirkişi tarafından, bu ödemeler fazla mesai ücreti ve ihbar tazminatı hesabında çıkan miktardan mahsup edilmiştir. Oysa yukarıda detaylı şekilde belirtildiği üzere eğer yapılan ödemede hangi alacak için yapıldığı bildirilmiş ise mahsup ait olduğu alacaktan yapılır. Yine yapılan ödeme net olduğundan mahsup edilecek alacak nete çevrilip veya yapılan ödeme brüte çevrilmek suretiyle mahsup yapılmalıdır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin tazminat ibaresi ile yapılan ödemelerin kıdem tazminatı alacağı yerine fazla mesai alacağından mahsup edilmiş olması ve brüt olarak hesaplanan miktardan net olarak ödenen miktarın mahsubu hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, 29.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.