Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/4534 E. 2015/7339 K. 27.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4534
KARAR NO : 2015/7339
KARAR TARİHİ : 27.04.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine
2-Davacı, davalı işyerinde vardiya amiri olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı, davacının iş akdinin işverene bir maaşını aşar şekilde zarar vermesi nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının iş akdinin geçerli nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin, işçinin işverene zarar vermesi nedeniyle ve haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25’inci maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde, işverenin haklı fesih imkânının bulunduğu belirtilmiştir.
İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması durumunda, işverenin haklı fesih imkânı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır .
Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının hukukî sonuca etkisi bulunmamaktadır. Örneğin işverene ait iş makinesi paletlerine kasten metal cisim sokmak suretiyle zarar veren veya trafik kazası sonucu işvereni zarara uğratan işçinin aynı şekilde iş sözleşmeleri haklı nedenle sona erdirilebilir. İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir. Zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin otuz günlük ücretinin brüt ya da net olarak dikkate alınması gerektiği noktasında Yasada herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır.
Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir. İkramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan otuz günlük ücret içerisinde değerlendirilmemelidir.
Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
4857 sayılı İş Kanununun 26’ncı maddesi yönünden bir yıllık hak düşürücü süre, zarara neden olan olayın oluşumu tarihinden itibaren başlar. Ancak altı işgünlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından, bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır. Zarar miktarının belirlenmesi bazen uzun zaman alabilir ve fesih hakkının kullanılması bakımından zarar miktarının belirlenmesi ve işçinin ücreti ile kıyaslanması zorunluluğu vardır.
Somut olayda, davacının iş akdinin fesih tarihinden yaklaşık 1,5-2 ay kadar önce plastik profil makinelerine yeni kalıplar bağlandığı, bu kalıplarla deneme üretimine geçildiği, yeni kalıpların uygun üretimi için …’den teknisyen geldiği ve ayar işlemleri için davacıya gerekli bilgilerin verildiği, ancak davacının sorumlu olduğu üretim kısmından iki kez hatalı mal çıkışının olduğu, bu hatalı mal çıkışına ilişkin olarak davalı tarafın tutanak tanzim ettiği ve bu hatalı üretime ilişkin zarar miktarının da yazılı olarak belirtildiği dosya kapsamı ile sabittir. Davalının, davacının sebep olduğu 4.737,00 TL zararının bulunduğunu iddia ettiği, ancak Mahkemece, bu zarar miktarının davalının tek taraflı iddiasından ibaret bulunduğu, zararın davalı işveren tarafından tarafsız uzman kişilerce tespit ettirilemediği, oluşan zarardan davacının tek başına sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davacının iş akdinin haklı nedenle feshedilmediği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne dair hüküm kurulduğu görülmektedir. HMK 31. Maddesi gereğince hakimin dosyayı aydınlatma görevi bulunmaktadır. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde 3’lü bilirkişi heyetinden rapor almış ancak bu heyete, davaya konu hatalı üretim nedeniyle oluşan zararı tespit edecek uzman bir bilirkişi dahil etmemiştir.
Yapılacak iş, hatalı üretilen kapılar geri dönüşüme gönderilse bile, davalının bu olay nedeniyle uğradığı bir zararının olup olmadığını işin uzmanı bilirkişiye tespit ettirerek zarar varsa tutarını gösterir rapor alarak çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde, davalıya iadesine, 27.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.