YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4320
KARAR NO : 2015/4721
KARAR TARİHİ : 17.03.2015
İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi süresi içinde davalı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 17.03.2015 günü belirlenen saatte temyiz eden davalı … vekili Av. … ile karşı taraftan davacı B.. T.. vekili Av. … geldiler. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:
1.Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı vekili, davacının 15.04.2005-23.11.2012 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle kendisinin feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32’nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Somut olayda davacı aylık ücretinin net 1.200,00 TL olduğunu iddia ederek bu miktar üzerinden alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davacı tanıkları iddiayı doğrulamıştır. Davalı davacının asgari ücret üzerinden çalıştığını savunmuştur. Bilirkişi davacının asgari ücret üzerinden çalışmayacağını başka dosyada emsal ücret araştırmasına göre benzer işçinin 1300 TL ücretle çalıştığını belirterek iddia ve destekleyen tanık beyanları doğrultusunda net 1.200,00 TL üzerinden hesaplama yapmış mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.
Davacının ücretinin miktarı taraflar arasında ihtilaflı olmakla mahkemece emsal ücret araştırması yapılmadan sırf davacı tanık beyanlarıyla sonuca gidilmesi hatalı olup eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3.Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, bilirkişi tanık beyanları doğrultusunda davacının 08:00-18:00 saatleri arasında 10 saat çalışmasından 1 saat ara dinlenme indirildiğinde 9 saat çalıştığı ve 7,5 saati aşan 1,5 saatin fazla çalışma olduğu esası üzerinden hesaplama yapmıştır.
Fazla çalışma alacağının haftalık 45 saat üzerinden değerlendirilmesi gerekirken istisnai bir çalışma bulunmamasına rağmen günlük 7,5 saati aşan 1,5 saatlik çalışmanın fazla çalışma olarak kabulü de isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davalı taraf yararına takdir olunan 1.100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.