Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/41368 E. 2015/25365 K. 15.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/41368
KARAR NO : 2015/25365
KARAR TARİHİ : 15.12.2015

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK’nun 435.maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü;
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı davalı şirkette  tır şoförü olarak  2001 yılında işe başladığını,  asgari  ücret ile  birlikte seferbaşı 750 EURO  aldığını,  işe başladığı 2001 tarihinden 2007 yılına kadar  transport şoförü olarak  avrupanın bir çok  ülkesine çok sayıda  yük nakliyatı gerçekleştirdiğini, çalışma  süresince şirket  yetkililerinin  hukuka aykırı  günlük  araç kullanma  süresinin alabileceği yol uzunluğunun  ihlal edilerek  şirket yetkililerinin zorlamaları ve baskıları sonucu   günde 13 saat araç kullanma  zorunda kaldığını,  şart koşulan  süre içerisinde  aracı kullanmaması ve  belirtilen  tarihte yükü  teslim etmemesi halinde  işine  son verileceği  tehdidi ve  davalı işverenlerin  nakliyat  sektöründeki etkisi  sebebiyle işsiz kalacağı  korkusuyla  belirtilen süre  içinde işi  yapmak zorunda kaldığını,  giriş – çıkış  tarihleri ve  araç takograflarının  incelenmesiyle  hangi uzunluktaki  yolun ne kadar  sürede kat  edildiğinin hesaplanması gerektiğinin,  işe başlarken  şartlı olarak  alınan açık teminat senedinin  ibraname ve diğer belgeleri  imzalamaması halinde icraya  koyabilecekleri tehdidinde bulunduğunu,   haftalık izinlerini kullanmadığını, bayram tatillerinde  yurt dışında   çalışarak geçirdiğini belirterek kıdem tazminatının, ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ücretinin, yıllık izin ücretinin, 500,00 TL hafta tatili ve  ulusal bayram ücretinin, maaş alacağının ve 500,00 TL sefer primlerinin davalıdan  tahsilini, birleşen … 4. İş mahkemesinin 2012/896 Esas sayılı  dosyasında  davalı  işyerinde  tır şoförü olarak  01/05/1985 yılında işe başladığını,  04/03/2003  tarihinde emekli olduğunu, 06/05/2003 tarihinde tekrar  çalışmaya başladığını, 06/08/2007 tarihine kadar  çalışmaya  devam ettiğini, aylık ücretinin asgari ücret  ile birlikte seferbaşı 750 EURO olduğunu, kıdem tazminatı alacağının 04/03/2003 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanacak en yüksek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemenin 14/11/2012 tarihli kararıyla dosyalar birleştirilmiştir
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 120’nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. Öte yandan işçinin, sosyal güvenlik anlamında bu hakkı kazanmasının ardından, ilgili kurum ya da sandığa başvurmaksızın kıdem tazminatı talebiyle işyerinden ayrılması ve bu yolla hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar. Faiz başlangıcında da bu tarih esas alınmalıdır.
Mahkemece her ne kadar akdin feshi tarihinden itibaren kıdem tazminatına faiz işletilmesi hüküm altına alınmış ise de davacı işçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiğine dair dosya içerisinde mevcut belge ve bilgi bulunmamaktadır.. Şu halde davalının emeklilik işleminden haberdar olmadığının kabulü gerekir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden kıdem tazminatına dava tarihi yerine fesih tarihinden faiz işletilmesi hatalı olup bozma sebebi ise de, bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 2. bendinin çıkarılarak yerine; ‘Birleşen … 4. İş Mahkemesinin 2012/896 Esas sayılı dosyası yönünden;”  12.055,92 TL kıdem tazminatının 03.08.2012 dava tarihinden tarihinden  itibaren  bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,  fazla istemin REDDİNE” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,15/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.