Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/37338 E. 2016/10473 K. 10.05.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/37338
KARAR NO : 2016/10473
KARAR TARİHİ : 10.05.2016

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen 15.06.2015 tarihli tavzih kararı ile 22.04.2015 tarihli kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
I-Davalının 15.06.2015 tarihli tavzih kararına yönelik temyizi yönünden; hükmün tavzihini düzenleyen HMK’nun 305.maddesinde hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırması, yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği, hükmün tashihini düzenleyen HMK’nun 304.maddesinde ise hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri hataların mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği bildirilmiştir. Aynı Yasanın 294-298.maddelerine göre hakim hükmü vermekle o davadan elini çekmiş olur ve yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça daha önce verilen kararın dışına çıkılacak biçimde, taraflardan birinin sorumluluğunu azaltamaz veya arttıramaz.
Hükümlerin tashihi veya tavzihi bu kuralın dışında değildir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında tavzihle hükümde olmayan bir şeyin hükme eklenemeyeceği düşünülmeden hüküm altına alınmayan hafta tatili alacağının tavzihle hükme eklenmesi hatalı olup mahkemenin 15.06.2015 tarihli tavzih kararı bozulup ortadan kaldırılmalıdır.
II-Davalının 22.04.2015 tarihli karara ilişkin temyiz itirazları yönünden; davacı, davalı … Belediyesinde sendikalı işçi olarak çalışmaktayken Toplu İş Sözleşmesi ile işçilere sağlanan haklardan faydalanması gerekirken faydalandırılmadığını, bir çok hak ve alacağını alamadan emekliye ayrıldığını iddia ederek bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı …, davacının hak etmiş olduğu alacakların çalışırken veya emekli olduğunda kendisine ödendiğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Anayasanın 141’nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297’nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir.
Somut olayda, ilk derece mahkemesince kararın gerekçesinde davacının giyim yardımı talebinin reddedildiği belirtilmiş olmasına rağmen hüküm kısmında bunun kabulüne ilişkin karar verilmesi, aynı şekilde gerekçede davacının hafta tatiline hak kazandığı belirtildikten sonra buna ilişkin bir hüküm kurulmaması ve böylece gerekçeyle sonuç arasında çelişki oluşturulması hatalı olup bozma nedenidir.
III-Kabule göre de;
1-Davacıya ait banka kayıtlarında yazlık ve kışlık giyecek yardımı ismi altında olmasa da yazlık ve kışlık giyecek yardım ücretlerinin ayrı ayrı veya toplam miktarı ile uyumlu 17.07.2007 tarihinde 202,00 TL, 18.09.2008 tarihinde 444,00 TL, 20.11.2009 tarihinde 209,00 TL, 27.10.2011 tarihinde 274,00 TL davalı tarafından yatırılmış olup bu miktarların giyecek yardımı hesabından mahsup edilmemesi,
2-Davacının, 2009 yılı Ekim ayı bordrosunda 280,00 TL, 2010 yılı Mayıs ayı bordrosunda 322,00 TL ve 2011 yılı Temmuz ayı bordrosunda 371,00 TL yıllık izin tahakkuku olmasına rağmen bu miktarların yıllık izin ücreti hesabından mahsup edilmemesi,
3-Davacının ücret bordrolarda Toplu İş Sözleşmesine göre sorumluluk zammına hak kazanılan su işleri harici, temizlik ve fen işlerinde de çalışması gözükmekle; hangi tarihlerde su, temizlik ve fen işlerinde çalıştığı tam olarak tespit edilip yalnız su işlerinde çalıştığı dönem için sorumluluk zammı hesaplanması gerekirken eksik araştırma ile tüm çalışma dönemi için sorumluluk zammı hesaplanarak hüküm altına alınması,
4-Davacının 2008 yılı Aralık ayı bordrosunda 513,00 TL, 2011 yılı Kasım ayı bordrosunda 816,00 TL fazla çalışma tahakkuku olmasına rağmen bu ayların fazla çalışma alacağı hesabından dışlanmaması,
5-Davacının çalışma sisteminin 24 saat çalışma 48 saat dinlenme olduğu sabit olmakla ayrıca hafta tatili kullanamayacağı ortada iken hafta tatili alacağı isteminin reddi gerekirken hesaplanarak hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
SONUÇ: 15.06.2015 tarihli tavzih kararının bozulup ortadan kaldırılmasına, temyiz olunan 22.04.2015 tarihli kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.