Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/3719 E. 2015/6066 K. 01.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3719
KARAR NO : 2015/6066
KARAR TARİHİ : 01.04.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, davalı işyerinde 05/10/2004 -08/02/2010 tarihleri arasında güney ege sorumlusu olarak çalıştığını, iş akdinin davalı tarafından sonlandırıldığını, işe iade davası açıp işe iade kararı aldıklarını, süresi içerisinde davalıya başvurduğunu farklı bir şubede ve farklı bir pozisyonda işe başlama daveti yapıldığını, fakat gerek eşinin memur olmasından dolayı tayin olamaması gerekse iş akdinde esaslı değişiklik yapılması nedeniyle bunu kabul etmediğini bildirerek kıdem tazminatı farkı ile boşta geçen süre, yemek ücreti ve işe başlatmama tazminatı alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacıya noterlik kanalıyla şirkette hazır bulunmasını bildiren işe iade bildirimi yapıldığını, şirkette gelişen olumsuz koşullar neticesinde davacının görev yaptığı yerin kapatıldığını,bu işe davet bildiriminin sonucunda davacının verilen yeni görev yerini kabul etmeyip, davete icabet edemeyeceğini bildirdiğini, başvuru tarihi itibarıyla davalı şirketin davacının iş akdinin feshi sırasında görev yaptığı bölgede bir şubesi ya da bölge temsilciliği bulunmadığını, usulüne uygun şekilde yapılmış olan davete icabet etmeyen davacının kötüniyetli bir tutum sergilediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu üzerine işverenin teklif ettiği işe başlatma koşulları ve işçinin bunu kabul etmemekte haklı olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur.
İşveren işe iade için başvuran işçiyi (1) ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en fazla sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları işçiye ödemek zorundadır.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir.
İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini (1) ay içinde işçiye bildirmesi gerekir. Tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde, bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence yasal süre içinde gönderilmiş olsa dahi, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 sayılı Yasanın 56 ncı maddesinin son fıkrasındaki izinler için öngörülen en çok dört güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla dört gün içinde işe başlaması beklenmelidir.
İşverenin işe davete dair beyanının da ciddî olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.
Somut olayda davacının haksız fesihten önce Nazilli ilçesinde davalıya ait şubede satış yöneticiliği kadrosunda “güney ege bölge sorumlusu” olarak çalıştığı, işe iade sonrası ise davalının İzmir’de bulunan merkezinde şatış elemanı pozisyonunda ücret ve diğer hususlarada aynı koşullar sunulmak suretiyle çalışması teklif edildiği açıktır. Davalı davacının çalıştığı şubenin kapatıldığını ve çalıştığı pozisyonun mevcut olmadığını iddia etmiş olmasına rağmen mahkemece bu iddiaların doğru olup olmadığı araştırılmamıştır. Yapılacak iş davacının fesihten önce çalıştığı şubenin mevcut olup olmadığı, mevcut değil ise yeni işyerinde davacıya uygun pozisyon bulunup bulunmadığı hususları yerinde keşif yapılarak araştırılmalı ve çıkacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ile davacının davalının yaptığı işe başlatma teklifini reddinin haklı olduğunun kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde dava1ıya iadesine, 01.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.