YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3681
KARAR NO : 2015/7159
KARAR TARİHİ : 15.04.2015
İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı davalı işyerinde 06.08.2008 – 02.09.2011 tarihleri arasında maaş + prim usulü ile çalıştığını, aylık ücretinin brüt 4.167,00 TL olduğunu, alamadığı prim ve izin alacaklarının ödenmesi koşuluyla ibranamenin imzaladığını ve zimmetinde bulunan şirkete ait malzemeleri teslim ettiğini, ancak alacaklarının kendisine ödenmediğini, şirket ile karşılıklı varılan mutabakata göre 01.01.2011 – 02.09.2011 tarihleri arasında ödenmemiş olan 12.501,00 TL prim (bonus) alacağı olduğunu, ayrıca kullanmadığı 16 günlük izin alacağının da ödenmediğini beyanla prim ve yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında prim alacağı yönünden uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 32 nci maddesinin ilk fıkrasına göre, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin eklerinin neler olduğu müstakilen düzenlenmemiş olmakla birlikte, değinilen maddenin ikinci fıkrasındaki “…banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının..” ibaresi gereğince, ücretin yanı sıra prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörüldüğünden, “prim” ve “ikramiye” ücretin eki olarak İş Kanununda ifadesini bulmuştur.
Prim, işçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısının artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödemeler şeklinde tanımlanabilir. Prim ödemesinden amaç, işçinin dava verimli bir şekilde çalışmaya özendirilmesidir. Pirimin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemelerinin genel bir nitelik taşıması gerekmez. Bununla birlikte, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece pirim uygulaması yönünden de işverenin eşit davranma borcu söz konusudur.
İşçinin prime hak kazanması için işyerinde pirim ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin prim talep hakkı vardır.
Prim uygulaması, bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile de kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan prim ödemesi “işyeri şartı” niteliğindedir. Her durumda uygulamanın tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması doğru değildir. Prim uygulaması yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı Yasanın 22 nci maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir Toplu iş sözleşmesi ile öngörülen pirimler yönünden değişiklik ise, işçinin bireysel feragati ile dahi geçerli değildir. Toplu iş sözleşmesini imzalamaya yetkili olan kişilerce bu yönde yapılabilecek değişiklik, ancak ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
Primlerin gününde ödenmemesi halinde işçinin 4857 sayılı Yasanın 24/II-e maddesi uyarınca iş sözleşmesini haklı olarak feshetmesi mümkündür. Prim ödemelerinin yirmi gün ve daha fazla süreyle ödenmemiş olması halinde, işçinin aynı Yasanın 34 üncü maddesine göre iş görmekten kaçınma hakkı vardır.
Primlerin ödendiğini ispat yükü işverene aittir. 4857 sayılı Kanunun 5754 sayılı Yasayla değişik 32 nci maddesine göre, belli bazı işyerleri bakımından prim ödemeleri işçi adına açılan banka hesabına yatırarak gerçekleştirilmelidir
Prim ödeme günü taraflarca açıkça kararlaştırılmamışsa Borçlar Kanunun 101 inci maddesi uyarınca temerrüt için işçinin ihtarına gerek vardır.
Prim uygulaması bireysel iş sözleşmesinden veya işyeri uygulamalarından doğmaktaysa, gününde ödenmeyen pirimler için 4857 sayılı Yasanın 34 üncü maddesinde öngörülen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanmalıdır. 1475 sayılı Yasa döneminde doğan prim alacakları bakımından temerrüt tarihinden 4857 sayılı İş Kanununun yürürlüğe girdiği 10.6.2003 tarihine kadar yasal faize, bu tarihten sonrası için ise bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir.
Toplu iş sözleşmesinden doğan prim alacaklarında ise 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 53 üncü maddesinde sözü edilen en yüksek işletme kredisi faizi uygulanır.
4857 sayılı Kanunun 25/II-ı maddesinde sözü edilen otuz günlük ücret kavramına prim ödemeleri dahil değildir
Kıdem tazminatına esas alınacak olan ücretin tespitinde, Yasanın 32 nci maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre devamlılık gösteren prim ödemeleri kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmalıdır
Prim alacakları, Borçlar Kanununun 126 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir.
Davacı 1.1.2011-2.9.2011 arası dönem için prim alacaklarının ödenmediğini iddia etmiş, davalı davacının prime hak kazanabilmesi için 2011 yılı Temmuz ayı ve 2012 yılı Nisan ayları arasında belirlenen hedeflere ulaşması gerektiğini, davacının iş akdinin bu prim dönemi tamamlanmadan sona erdiğinden davacının prime hak kazanamadığını savunmuştur.
Dosyaya sunulan 22.7.2011 tarihli bonus ve pim formu isimli bir belge de davacının dönem sonunda %100 başarı sağlarsa 12.501,00 TL prime hak kazanacağı belirtilmiştir.
Dosya hukukçu bilirkişiye tevdi edilmiş,bilirkişi davacının 2011 yılında çalıştığı 242 gün üzerinden oranlama ile davacının prim ücretine hak kazandığını kabul ederek hesaplama yapmıştır.
Somut olayda mahkemece prim hesaplama tablosundaki kriterlerin gerçekleşip gerçekleşmediği hususları işyeri belgeleri üzerinde inceleme yapılarak tespit edilmeden davacının prime hak kazandığının kabulüyle kıstelyevm esasına göre davacının çalıştığı gün üzerinden oranlama yapılarak davacının prim alacağının bulunduğunun kabul edilmesi hatalıdır. Davalı işyerinde çok yönlü bir prim sisteminin bulunduğu davacının prim alacağının hesaplanabilmesi için birçok şartın bulunduğu, işyerinde prim alacağının; raporlama sistemi çerçevesinde belli tablo ve raporların düzenlenmesi, BU InS Sectörü Sorumlular ile işbirliği, pazarlama faaliyetlerine katılım ve analizler, satışlar (InS MWS), satışlar (ID), toplam satış marjı, yeni müşteriler (her birine yıllık 25,000 TL satış yapılan 4 müşteri), günlük ortalama alacak tahsilatından oluşan birçok konuda inceleme yapılarak hesaplanması gerekmektedir. Ayrıca bu hesaplama sırasında tablo belirlenen yüzde değerleri ve 2011 yılı prim hesaplama tablosunun notlar kısmında yer alan maksimum prim değerinin 14563,67 TL olacağı, toplam satışların satış hedeflerinin belli bir kısmının geçmemesi halinde primlerin düşürüleceği hususları da dikkate alınmalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, rapor alınan hukukçu bilirkişi ile birlikte ayrıca bir mali müşavir ve bir işletmeci bilirkişiden oluşan 3 kişilik uzman bilirkişi heyetiyle davalı işyerinin işyeri kayıtları üzerinde inceleme yapılarak prim tablosunda belirtilen raporlama sistemi çerçevesinde belli tablo ve raporların düzenlenmesi, BU InS Sectörü Sorumlular ile işbirliği, pazarlama faaliyetlerine katılım ve analizler, satışlar(InS, MWS), satışlar(ID), toplam satış marjı, yeni müşteriler (her birine yıllık 25,000 TL satış yapılan 4 müşteri), günlük ortalama alacak tahsilatı kriterlerin yerine geterilip getirilmediği ya da tabloda belirlenen yüzdeye göre ne kadarının yerine getirildiği değerlendirildikten sonra davacının iddia ettiği süre itibariyle hak kazanabileceği prim alacaklarının hesaplanması, gerekirse işyerinde keşif yapılmak suretiyle işyeri belgeleri üzerinde inceleme yapılarak ve denetime elverişli bir rapor alınarak davacının prime hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmış ise hak ettiği pirim alacağı miktarı belirlenip çıkacak sonuca göre karar vermektir.
Mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.