Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/35318 E. 2015/19676 K. 19.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/35318
KARAR NO : 2015/19676
KARAR TARİHİ : 19.10.2015

Mahkemesi : Feke Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 20/02/2015
Numarası : 2014/93-2015/59

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, davalı işyerinde işçi olarak çalışırken ödenmeyen ücret alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin ( tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na göre tanık davetiye ile çağrılır. Davetiye gönderilmeden taraflarca hazır edilen tanıklar da mahkemece dinlenir. Tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hallerde liste verilmemiş olsa da taraf o duruşmada hazır bulundurduğu takdirde tanık dinlenir.
Somut olayda, davacı vekili ilk dava dilekçesi ekinde, tanıkların adlarını ve TC kimlik numaralarını, tanıkların adreslerini de dava dilekçesinde bildirmiş, 18.06.2014 tarihli celsede de tanıklarını hazır etmek üzere süre talep etmiştir. Sistem üzerinden yapılan incelemede tanıkların davetiye ile celbi için gerekli masrafında davacı tarafından vezneye depo edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacıya iki kez tanıklarını hazır etmesi için kesin olmayan süre verilmiş ve 5. celsede de verilen sürelere rağmen tanıklarını hazır etmeyen davacının bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek yargılama sonunda da ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir. Tanıkları hazır etmek taraflar yönünden bir hak ise de yükümlülük olarak değerlendirilemez. Mahkemece dosyada bulunan masraf kullanılmak suretiyle, yasal prosedüre uygun olarak tanıkların davetiye ile çağrılması, celbe rağmen gelmezlerse zorla getirtilerek beyanlarının alınması gerekirken, tanıklar dinlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.