Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/31518 E. 2015/16609 K. 28.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/31518
KARAR NO : 2015/16609
KARAR TARİHİ : 28.09.2015

Mahkemesi : Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, Dairemizin 13.02.2014 gün ve 2013/15813 E., 2014/3840 K. sayılı bozma kararının maddi hataya dayandığını ileri sürerek, maddi hatanın giderilmesi isteğinde bulunmuştur.
Dairemiz kararında maddi hata yapıldığına dair dilekçede özetle ; Dairemizin 2013/15813 Esas ve 2014/3840 Karar sayılı ve13.2.2014 tarihli bozma ilamında davalı yararına yapılan bozmanın dosya içeriği ile örtüşmediği, davacının temyiz itirazlarının dikkate alınmadığı bildirilerek maddi hatanın düzeltilmesi talep edilmiştir.
Dosyanın yeniden incelenme neticesinde; Mahkemece verilen kararın, taraf vekillerince temyiz edilmiş olduğu; Dairemizce davacının tüm temyiz itirazlarının reddi ile, davalı vekilinin temyiz itirazları kabul edilerek, imzalı bordrolar ve bordrolarda tahakkuk ettirilmiş olan fazla mesai ödemeleri dikkate alınmadan ve bu aylar dışlanmadan yapılan hesaplamaya itibar edilerek fazla mesai alacağı hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği görülmektedir.
Dosya ve eklerinin yeniden incelenmesinde, temyiz edilen kararda mahkemece, davacının bordro harici yapıldığı iddia edilen kesintilerin rakamsal olarak ispat edilemediği bu nedenle ücret alacağının olmadığı ve davacının iş akdinin işveren tarafından haklı neden olmadan feshedildiğini iddia etmesine rağmen 08/08/2010 tarihinde davalı tarafından davacının iş akdinin feshedildiğine dair fiili ve usuli bir fesih iradesinin ortaya konulmadığı, işçinin işyerinden herhangi bir beyanda bulunmadan veya istifa ettiğini açıklamaksızın ayrılması durumunda, istifa değil, işe devam etmeme durumunun söz konusu olacağı, davacı ve davalı tanıklarının da davacının fiili olarak işi terk ettiği ve işe geri gelmediğini beyan etmeleri karşısında, davacının iş akdinin davalı tarafından 4857 sayılı Yasanın 25/II-g maddesi gereğince, kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret alacağı taleplerinin reddine, davacıya fazla mesai ödemesi yapılmayan 2009 yılı Nisan Eylül ve Aralık ayları ile 2010 yılı Ağustos ayı için sabah 08.00-20.00 saatleri arasında çalışıp günlük 2 saat fazla mesai yaptığı kabulüyle yapılan hesaplamaya itibarla fazla mesai alacağının kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafından fazla mesai hususu temyiz konusu yapılmamıştır. Mahkemenin fesih kabulü hatalı olup, davacının ücretinden rızası dışında kesinti yapılması, ücret alacaklarının tam ve düzenli ödenmemiş olması davacıya haklı nedenle iş akdini feshetme imkanı vereceğinden, mahkeme kararının iş akdinin davacı tarafından eylemli olarak feshedildiği kabul edilerek kıdem tazminatının ve ücret alacağı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekçesiyle bozulması gerekirken; Dairemizce, davacının tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş olması ayrıca davalının açık temyizi olmamasına rağmen fazla çalışma alacağı yönünden bozma kararı verilmiş olması karşısında Dairemiz kararının maddi hataya dayandığı anlaşılmaktadır. O halde; davacı vekilinin maddi hata talebi kabul edilmeli, Dairemizin 13.2.2014 tarih ve 2013/15813 Esas ve 2014/3840 Karar sayılı bozma kararı kaldırılmalı ve tarafların 07.03.2013 tarihli kararına yönelik temyiz itirazları yeniden incelenmelidir.
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı, ütücü ve servis şoförü olarak çalışırken iş akdinin bozuk mallar yüzünden ücretlerinden işverence kesinti yapılmasını kabul etmeyen işçilerin bu taleplerini dile getirmeleri üzerine işverenin kesintilerin yapılmaya devam edileceğini, bu koşullarda beğenenin çalışıp beğenmeyenin gideceğini beyan etmesi üzerine davacının da aralarında bulunduğu 8 işçinin işyerini terk ettiklerinden bahisle, iş akdinin işverence feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının iş akdinin devamsızlığı nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir
4857sayılı İş Yasasının Ücret kesme cezası” başlığı altındaki 38. maddesinde “İşveren toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında işçiye ücret kesme cezası veremez. İşçi ücretlerinden ceza olarak yapılacak kesintilerin işçiye derhal sebepleriyle beraber bildirilmesi gerekir. İşçi ücretlerinden bu yolda yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz.
Bu paralar işçilerin eğitimi ve sosyal hizmetleri için kullanılıp harcanmak üzere … Bakanlığı hesabına Bakanlıkça belirtilecek Türkiye’de kurulu bulunan ve mevduat kabul etme yetkisini haiz bankalardan birine, kesildiği tarihten itibaren bir ay içinde yatırılır. Her işveren işyerinde bu paraların ayrı bir hesabını tutmaya mecburdur. Birikmiş bulunan ceza paralarının nerelere ve ne kadar verileceği … Bakanının başkanlık edeceği ve işçi temsilcilerinin de katılacağı bir kurul tarafından karara bağlanır. Bu kurulun kimlerden teşekkül edeceği, nasıl ve hangi esaslara göre çalışacağı çıkarılacak bir yönetmelikte gösterilir” denmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’na bağlı olarak personelin ücretinden kesinti yapılabilecek durum ve tutar bununla sınırlıdır. Yukarıdakiler veya icra niteliğinde kesintiler olmadıkça ücretten başka türlü kesinti yapılamaz. Şu kadar ki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 407. maddesine göre “İşveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemez. Ancak, işçinin kasten sebebiyet verdiği yargı kararıyla sabit bir zarardan doğan alacaklar, ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilir. Ücretin işveren lehine kullanılacağına ilişkin anlaşmalar geçersizdir.”
Taraflar arasında davacının ücret alacağı olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda davacı, banka kanalı ile asgari ücret ödendiğini ertesi gün elden ücretlerinde çeşitli şekilde kesinti yapıldığını ileri sürerek eksik ödenen ücret alacaklarını talep etmiştir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden özellikle tanık anlatımlarından asgari ücret ile çalışan davacılardan “tuvalet kesintisi, hatalı işlem kesintisi, etüt kaybı” adı altında 20,00 TL ile 100,00 TL arasında ücrette kesinti yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece ücret kesintisinin rakamsal olarak ispatlanamadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Yapılacak iş, dosyada mevcut “etüt kaybı” adı altında davacılardan yapılan kesintiye ilişkin belge davalıya gösterilerek, gerekirse davalı işyeri kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak “etüt kaybı” adı altında kesinti yapılıp yapılmadığı kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilerek sonucuna göre ücret alacağı yönünden bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde bu alacak telebinin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Somut olayda, bozuk mallar yüzünden ücretlerinden işverence kesinti yapılmasını kabul etmeyen işçilerin bu taleplerini dile getirmeleri üzerine işverenin kesintilerin yapılmaya devam edileceği, bu koşullarda beğenenin çalışıp beğenmeyenin gideceğini beyan etmesi üzerine davacının da aralarında bulunduğu 8 işçinin işyerini terk ettikleri, tanık beyanlarından işçilerin ücretlerinden “etüt kaybı, tuvalet kesintisi, hatalı işlem kesintisi” adı altında kesintiler yapıldığı, “etüt kaybı” kesintisine ilişkin belge bulunduğu sabit olup; ücretten kesinti yapılması işçiye haklı fesih imkanı verdiğinden kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddi hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemizin 13.02.2014 gün ve 2013/15813 E. 2014/3840 K. sayılı BOZMA kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, Mahkemenin 07.03.2013 günlü, 2010/448 Esas, 2013/144 Karar sayılı kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan tahsiline, 28/09/2015 gününde oybirliğiyle ile karar verildi