YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2923
KARAR NO : 2015/10572
KARAR TARİHİ : 28.05.2015
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen 13.05.2013 tarihli hükmün ve 18.06.2013 tarihli tavzih kararının Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Davalı-karşı davacının 8.06.2013 tarihli tavzih kararına yönelik temyizi bakımından;
Davacı-karşı davalı, iş akdini haklı olarak feshettiğini, hak ve alacaklarının ödenmediğini belirterek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı, davacının haklı bir nedene dayanmadan iş akdini sonlandırdığını savunarak davanın reddini istemiş ve karşı dava olarak ihbar tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre asıl davada kıdem tazminatı, süt izni alacağı, yıllık izin ücreti ve genel tatil ücreti alacağının kabulüne, diğer taleplerin reddine ve karşı davada ise davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili 14.05.2013 tarihli dilekçesiyle duruşma tutanağında fazla mesaiye ilişkin kabulün sehven yazılmadığını belirterek hükmün tavzihini istemiştir. Mahkemece davacı vekilinin tavzih olarak nitelendirdiği talebi üzerine 6.554,54 TL fazla çalışma ücreti alacağının davalıdan tahsiline yönelik ek karar verilmiştir.
Hükmün tavzihini düzenleyen HMK’nun 305. maddesinde hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırması, yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği, hükmün tashihini düzenleyen HMK’nun 304. maddesinde ise hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri hataların mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği bildirilmiştir. Aynı Yasanın 294-298. Maddelerine göre hakim hükmü vermekle o davadan elini çekmiş olur ve yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça daha önce verilen kararın dışına çıkılacak biçimde, taraflardan birinin sorumluluğunu azaltamaz veya artıramaz.
Hükümlerin tashihi veya tavzihi bu kuralın dışında değildir.
Somut olayda, mahkemenin fazla mesai ücreti alacağına ilişkin tavzihen hüküm kurması mümkün olmayıp yapılan işlem usule aykırıdır. Bu nedenle 18.06.2013 tarihli tavzih kararı bozularak ortadan kaldırılmalıdır.
2-Davalı-karşı davacının 13.05.2013 tarihli asıl karara yönelik temyizi bakımından; dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı-karşı davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
Somut olayda davacı-karşı davalı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti ve süt izni alacağının davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı-karşı davacı ise davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre asıl davada kıdem tazminatı, süt izni alacağı, yıllık izin ücreti ve genel tatil ücreti alacağının kabulüne, diğer taleplerin ise reddine karar verilmiştir.
Mahkemece fazla çalışma ücreti alacağının kabulüne karar verildiği ve sehven kısa kararda yazılmadığı gerekçede açıklanmasına rağmen hüküm fıkrasında kıdem tazminatı, süt izni alacağı, yıllık izin ücreti ve genel tatil ücreti alacağı dışındaki diğer taleplerin dolayısıyla fazla çalışma ücreti alacağının reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
6100 sayılı HMK.’nun 298/2. maddesine göre “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
Hüküm fıkrası ile gerekçe arasında çelişki olması 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre de aykırıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere gerekçeli kararda fazla çalışma ücreti alacağının kabulüne karar verildiğinin belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında bu alacağın reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunduğundan, bu durum 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına ve 6100 sayılı yasanın HMK.’nun 298/2. maddesine aykırı olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Taraflar arasında davacının süt izni alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Bu konudaki yasal düzenlemeye bakıldığında; 1475 sayılı Yasanın 70. maddesinde süt izni verileceğine dair bir kurala yer verilmemiştir. Aynı Yasanın 62. maddesinin (d) bendinde süt izninde geçen sürenin iş süresinden sayılacağı hükme bağlanmış ise de, süt izni verilmesi yönünde bir zorunluluk anılan Yasada yer almadığı gibi, verilmeyen süt izinleri için ücret ödenmesi gerektiği hususu da öngörülmemiştir.
Kadın işçiye doğumdan sonra bir yıla kadar günde 1,5 saat süt izni verilmesi gerektiğine dair düzenleme, 10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanununun 74. maddesiyle getirilmiştir. İşverence süt izni verilmemesinin yaptırımı da anılan Yasanın 104. maddesinde öngörülmüştür. Bununla birlikte süt izni verilmemesi durumunda işçiye ilave bir ücret ödeneceği sözleşme ile kararlaştırılabilir.
Somut uyuşmazlığa konu olayda süt izni verilmemesi durumunda işçiye ilave bir ücret ödeneceğine dair taraflar arasında bir sözleşme hükmü bulunmamaktadır. Böyle olunca süt izni alacağı hesaplanarak sonuca gidilmesi doğru olmaz. Süt izni ücreti isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde talebin kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 18.06.2013 tarihli tavzih kararına yönelik davalı-karşı davacının temyiz itirazlarının kabulü ile tavzih kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı-karşı davacının 13.05.2013 tarihli karara yönelik temyiz talebinin kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı-karşı davacıya iadesine, 28/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.