Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/27651 E. 2015/15314 K. 16.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/27651
KARAR NO : 2015/15314
KARAR TARİHİ : 16.09.2015

Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı mirasçılar, murislerinin davalı işyerinde 01.08.2005-08.04.2011 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, iş akdinin murislerinin ölümü nedeniyle sona erdiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı, davacının alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.
2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür. Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür.
Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda davacıların murisinin hafta tatili ücreti tanık beyanları esas alınarak ve çalışma süresi boyunca tüm hafta tatillerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplanmıştır. Gerek davacı gerekse davalı tanıkları davacıların murisinin kamyon şoförü olarak hafriyat taşıdığı, kış aylarında yağışlı günler hariç haftada yedi gün çalışıldığını beyan etmişlerdir. O halde hafta tatili ücreti hesaplanırken yapılan işin niteliği ve tanık beyanları dikkate alınarak kış-yaz ayrımı yapılmalı, kışın yağışlı günlerin yoğun olduğu kabul edilerek bu dönem için hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile davacılar murisinin tüm hafta tatillerinde çalıştığının kabul edilmesi hatalıdır.
3- Mahkeme kararında hükmedilen alacakların brüt veya net miktarlar olup olmadığının belirtilmemiş olması da infazda tereddüte yol açacağından isabetli değildir.
Öte yandan taraflar yararına hükmedilecek vekalet ücreti karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre dava değeri üzerinden kabul ve reddedilen miktarlara göre hesaplanmalıdır. Somut olayda kabule göre davalı yararına reddedilen miktar yönünden hükmedilen vekalet ücretinin eksik şekilde hesaplanması dahatalı olup ayrı bir bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 16.09.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.