Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/27077 E. 2015/16976 K. 29.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/27077
KARAR NO : 2015/16976
KARAR TARİHİ : 29.09.2015

Mahkemesi : İş Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen 26/02/2015 tarihli karar ile 30/04/2015 tarihli tavzih kararının Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Davacı asıl işverenliğin davalı bakanlık olduğu çeşitli alt işverenlerde 2001 şubat ayı – 28/08/2013 tarihleri arasında bilfiil ve aralıksız işçi olarak çalıştığını, iş akdini emeklilik nedeniyle sonlandırdığını ancak tüm taleplerine rağmen birtakım işçilik hak ve alacaklarının ödenmediğini beyan ederek fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydı ile kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ve ubgt ücret  alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Bakanlığı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın 26.2.2015 tarihli gerekçeli kararla davanın kısmen  kabulüne ve hüküm fıkrasının (d) bendinde ” Davacının 323,66 TL avukatlık ücretini davalılara müştereken ve müteselsilen ödemesine,”karar verilmiştir.    Davacı vekili 30.04.2015 tarihli tavzih dilekçesiyle fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücretinde yapılan hakkaniyet indirimi nedeniyle davalı yararına avukatlık ücreti hükmedilemeyeceğini bildirmiş ve mahkeme de tavzih talebi doğrultusunda 21.04.2015 tarihli ek kararla hakkaniyet indirimi yapılması halinde davalı vekiline avukatlık ücretine hükmedilmemesi gerekirken gerekçeli kararda davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmiş olduğunu, gerekçeli kararın hüküm kısmında yer alan ve hakkaniyet indirimi yapılan fazla mesai ücreti alacağı yönünden karşı davalı vekiline avukatlık ücretine hükmedilmemesi gerektiğinden gerekçeli kararın yargılama giderleri kısmının (d) maddesinde yer alan ve davalı yararına hükmedilen “323,66 TL ”avukatlık ücretinin kaldırılmasına karar vermiştir.
Hükmün tavzihini düzenleyen HMK’nun 305.maddesinde hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırması, yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği, hükmün tashihini düzenleyen HMK’nun 304.maddesinde ise hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri hataların mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği bildirilmiştir. Aynı Yasanın 294-298.maddelerine göre hakim hükmü vermekle o davadan elini çekmiş olur ve yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça daha önce verilen kararın dışına çıkılacak biçimde, taraflardan birinin sorumluluğunu azaltamaz veya artıramaz.
Hükümlerin tashihi veya tavzihi bu kuralın dışında değildir.
Yerel mahkemece hüküm fıkrasının (d) bendinin tavzih yolu ile kaldırılmasına ilişkin tavzih kararı hükmün değiştirilmesi niteliğinde olup tavzih niteliğinde olmadığından davalı vekilinin tavzih kararına yönelik temyiz itirazları kabul edilmeli ve 21.04.2015 tarihli tavzih kararı bozularak ortadan kaldırılmalıdır.
2- Davalı vekilinin 26.02.2015 tarihli asıl hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
3- 4857 sayılı İş Kanununun 120’nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. Öte yandan işçinin, sosyal güvenlik anlamında bu hakkı kazanmasının ardından, ilgili kurum ya da sandığa başvurmaksızın kıdem tazminatı talebiyle işyerinden ayrılması ve bu yolla hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar. Faiz başlangıcında da bu tarih esas alınmalıdır.
Mahkemece kıdem tazminatına akdin feshi tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş ise de davacı işçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiğine dair dosya içerisinde mevcut belge ve bilgi bulunmamaktadır.. Şu halde davalının emeklilik işleminden haberdar olmadığının kabulü gerekir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden kıdem tazminatına dava tarihi yerine fesih tarihinden faiz işletilmesi hatalı olup bozma sebebi ise de, bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemenin 21.04.2015 tarihli tavzih kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, temyiz olunan 26/02/2015 tarihli kararın hüküm fıkrasının 2. bendinin çıkarılarak yerine; “2- 18.557,30 TL kıdem tazminatının dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 29/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.