Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/27071 E. 2015/16970 K. 29.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/27071
KARAR NO : 2015/16970
KARAR TARİHİ : 29.09.2015

Mahkemesi : İş Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, iş akdinin emeklilik nedeniyle sona erdiğini, asıl iş sahibinin ve üst işverenin davalı … Bakanlığı olup davacının sigorta kayıtlarının alt işveren konumundaki şirketler üzerinden gösterildiğini, ödenmesi gereken işçilik alavaklarının ödenmediğini öne sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Bakanlığı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 120’nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır. Bundan başka işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa bahsi geçen işlemler için başvurması ve bu yöndeki yazıyı işverene bildirmesi gerekir. Böylece işçinin yaşlılık, emeklilik, mamullük ve toptan ödeme yönlerinden bağlı bulunduğu mevzuata göre hak kazanıp kazanmadığı denetlenmiş olur. Öte yandan işçinin, sosyal güvenlik anlamında bu hakkı kazanmasının ardından, ilgili kurum ya da sandığa başvurmaksızın kıdem tazminatı talebiyle işyerinden ayrılması ve bu yolla hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmiş olur. İşçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiği anda işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümü doğar. Faiz başlangıcında da bu tarih esas alınmalıdır.
Mahkemece kıdem tazminatına akdin feshi tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş ise de davacı işçi tarafından bağlı bulunduğu kurum ya da sandıktan tahsise ya da tahsis yapılabileceğine dair yazının işverene bildirildiğine dair dosya içerisinde mevcut belge ve bilgi bulunmamaktadır.. Şu halde davalının emeklilik işleminden haberdar olmadığının kabulü gerekir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden kıdem tazminatına dava tarihi yerine fesih tarihinden faiz işletilmesi hatalı olup bozma sebebi ise de, bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı düzelterek onanmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 2. bendinin çıkarılarak yerine; ‘2-Kıdem tazminatı yönünden 5.307,40 TL’sının dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 29/09/2015gününde oybirliğiyle karar verildi.