Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/25556 E. 2015/20010 K. 21.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/25556
KARAR NO : 2015/20010
KARAR TARİHİ : 21.10.2015

Mahkemesi : Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 22/04/2015
Numarası : 2012/378-2015/255

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı, davalı işyerinden 2010 yılında emekli olduğunu, davalı işyerinde çalıştığı sürede gerek TİS kaynaklı sosyal hakları ile gerekse diğer işçilik alacaklarının ödenmediğini bildirerek işyerinde yürürlükte olan TİS çerçevesinde ödenmesi gereken gece zammı, sorumluluk zammı ve giyecek yardımı ile yıllık izin, fazla mesai ve genel tatil alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının tüm alacaklarının ödendiğini ve başka bir alacağının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Somut olayda davacının yıllık izinleri hesaplanırken 1999 yılından önceki davacının kullandığı yıllık izinlere ilişkin dosyada bulunan izin belgeleri dikkate alınmamıştır. Diğer yandan davalı Belediye fesih esnasında bakiye izin ücretini ödediğini iddia etmektedir. Yapılacak iş davalıya ödeme belgelerini sunması için süre verilmeli ve çıkacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin davacının yıllık izin ücretinin hatalı şekilde hesaplanması doğru olmayıp bozma nedenidir.
3- Taraflar arasında davacının işyerinde yürürlükte olan TİS de düzenlenen giyecek yardımı ücretinin doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava tarihinde işyerinde yürülükte olan TİS in “Giyim Yardımı” başlıklı 82. maddesinde “Sendika üyesi işçilere, aşağıda miktarı belirtilmiş giyim eşyasının kendisini veya Sümerbank’tan sorulmuş 2.kalite giyim eşyasının fiyatları karşılığı olan parayı, işveren ve sendikanın onayı ile alınarak işçiye vermeyi işveren kabul eder.Yazlık melbusat Haziran, kışlık melbusat ise Ekim ayı içinde verilir.Ayrıca iki yıl miatlı ladet parke de işçilere aşağıdaki giyim eşyaları ile birlikte verilir.” hükmü düzenlerek aynı maddenin devamında verilecek malzemelerin tür ve adedi sayılmıştır.
Somut olayda davacıya ödenecek giyim yardımı alacağı hususunda; ilgili TİS de yazılı ürünlerin fiyatları hakkında aynı davalıya karşı açılmış seri davalara ait bir takım dosyalarda ( Örneğin Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/41 E. sayılı dosya) davalı Belediyece yapılmış bazı yıllara ait fiyat araştırma belgeleri olduğu, bu dönemler için belgelerde yazılı fiyatların dikkate alındığı belirtilmiştir. Bazı dönemler için ise dosyada herhangi bir belge olmadığından bahisle ne tür bir araştırma sonucu elde edildiği belirtilmeyen ve bilirkişi tarafından piyasa fiyatları olduğu bildirilen fiyatlar üzerinden hesaplama yapılmıştır. Oysa işyerinde yürülükte olan TİS in “Giyim Yardımı” başlıklı 82. maddesinde giyim yardımının ne şekilde yapılacağı açıkça belirlenmiş olup; buna göre işçilere giyim yardımının ayni şekilde yapılmaması durumunda Sümerbanktan bu kalemlerin 2. kalite fiyatları sorulacak ve oradan gelecek cevap üzerine belirlenecek fiyatlar üzerinden ödeme yapılacaktır. O halde yapılacak iş, Belediyece araştırma yapılmayan yıllar için Sümerbank Genel Merkezine, buradan yeterli cevap alınamaması durumunda ilgili Ticaret veya Sanayi Odasına müzekkere yazılarak TİS de yazılı ürünlerin dava konusu yıllara göre 2. kalite fiyatlarının ne kadar olduğu sorularak gelecek sonuca göre hesaplama yapılmalı ve davacıya bu alacak kaleminde yapılan ödemeler bu hesaplamadan mahsup edilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin eksik araştırma ile giyim yardımı ücreti konusunda hüküm kurulmuş olması isabetli olmayıp bozma nedenidir.
4- Fazla çalışma ücretlerinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, bir işçinin günde en fazla fiilen 14 saat çalışabileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda 24 saat çalışıp 24 saat dinlenme usulüyle yapılan çalışmalarda bir hafta 3 gün diğer hafta ise 4 gün çalışma yapılacağından, yukarıda bahsedilen 63 üncü madde hükmü gereğince, haftalık normal çalışma süresi dolmamış olsa dahi günlük 11 saati aşan çalışmalar fazla çalışma sayılması nedeniyle, bu çalışma sisteminde işçi ilk bir hafta (3×3=) 9 saat takip eden hafta ise (4×3=) 12 saat fazla çalışma yapmış sayılmalıdır.
Çalışma şeklinin 24 saat mesai 48 saat dinlenme şeklinde olduğu durumlarda ise, işçi birinci hafta 3 gün ikinci ve üçüncü haftalar 2 gün dördüncü hafta yine 3 gün çalışacağından, ilk hafta (3×3=) 9 saat, ikinci ve üçüncü haftalarda (2×3=) 6 saat, dördüncü hafta ise yine (3×3=) 9 saat fazla çalışmış sayılacaktır.
Somut olayda davacının fazla mesai ücreti 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme esasına göre haftalık 48 çalıştığı ve TİS 94. maddeye göre 40 saatin üzeri fazla mesai olduğundan bahisle haftalık 8 saat fazla mesai hesaplanmıştır. Oysa yukarıdaki ilke kararında açıklandığı üzere 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme esasına göre yapılan çalışmalarda birhafta 6 diğer hafta 9 saat fazla mesai hesaplanmalıdır. Ayrıca bilirkişi tarafından fazla mesai tahakkuk olan ayların dışlanması yerine yapılan ödemelerin mahsubu ile izinli ve raporlu olunan günlerin de hesaplamada dikkate alınmaması hatalıdır. Mahkemece bu hususlara dikkat edilmeden fazla mesai ücretinin hatalı bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm altına alınması doğru olmayıp bozma nedenidir.
5- Taraflar arasında davacının gece zammı ücretinin doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava tarihinde işyerinde yürülükte olan TİS in “Gece Zammı” başlıklı 86. maddesinde, gece 20.00 ile sabah 06.00 arasında yapılacak çalışmaların %50 zamlı ödeneceği düzenlenmiştir.
Somut olayda bilirkişi raporunda davacının 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme esasına göre çalıştığı belirtilerek çalıştığı günlerde 10 saat ve haftalık 20 saat gece çalışması yaptığı kabul edilmiş olmasına rağmen, hesaplama tablosunda hatalı olarak davacının haftalık 10 saat gece çalışması yaptığı belirtilmiştir. Davacı temyizi bulunmadığından bu maddi hata bozma nedeni yapılmamıştır. Diğer yandan davalı işyerine karşı gece zammı talepli olarak açılan Dairemiz emsal 2013/19574 E. sayılı dosyada gece çalışması ücretinin ne şekilde hesaplanacağı detaylı şekilde açıklanmıştır. Buna göre; davacının 24 saat nöbet tuttuğu ve 48 saat dinlendiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 24 saat içerisinde 10 saat gece çalışması niteliğindedir. Ancak, gece çalışma ücreti çalışma karşılığı ödenecek nitelikte olup davacının 24 saatlik çalışmada fiilen 14 saatin 7 saatinin gece geçtiği kabul edildiğinde gece çalışmasının dinlenme süresine orantılandığında (14 saat fiili çalışmax10 gece çalışması/24 saat) 5,83 yuvarlak hesapla 6 saatinin gece çalışması olduğu anlaşılmaktadır. Yapılacak iş dosya davalı tarafından temyiz edildiğinden yukarıda belirtilen bilirkişinin hesaplama tablosunda yaptığı maddi hatadan dolayı davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak da dikkate alınarak, emsal dosyada yapılan hesaplama şekline göre ve davacının izinli ve raporlu olduğu günler de dikkate alınarak yeniden hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece gece zammı hesabının 6 saat yerine ara dinlenme süreleri de dahil edilerek günlük 10 saat üzerinden yapılması ve hesaplamalarda davacının izinli ve raporlu olduğu günler ile genel tatil günlerinin dikkate alınmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
6- Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 47 nci maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücretin ödenmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde ise, resmi ve dini bayram günleriyle yılbaşı gününün genel tatil günleri olduğu açıklanmıştır.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.
Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarından, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıt taşımaması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yapıldığını yazılı delille kanıtlaması imkân dahilindedir.
Somut olayda davacının 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme esasına göre çalıştığı ve tanık beyanlarına göre bu çalışma sisteminde denk gelen ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığı belirtilerek davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinin %50 sinde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Fakat dosyada bulunan bilirkişi raporunda bu hesaplamada davacının izinli ve raporlu olduğu dönemlerin dikkate alınıp alınmadığı anlaşılamamaktadır. Ayrıca emsal dosyalarda aynı işi yapan işçiler için genel tatillerin 1/3 ünde çalışıldığı kabul edilmiş olup, emsal dosyalardaki kabule göre hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin genel tatil ücretinin hüküm altına alınmış olması hatalı olup bozma nedenidir.
7- Taraflar arasında sorumluluk zammı alacağının doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Sorumluluk zammı işyerinde yürürlükte olan TİS in 76. maddesinde belirlenmiş olup, her yıl için ayrı ayrı miktarlar düzenlenmiştir. Buna rağmen bilirkişi tarafından hesaplama yapılırken alacağın ait olduğu 2008 ve 2009 yıllarında yürülükte olan TİS lerde yazılı miktarlar yerine 01.03.2012-28.02.2013 tarihleri arasında yürürlükte olan TİS de belirlenen sorumluluk zammı miktarı üzerinden hesaplama yapılması ve mahkemece hatalı yapılan bu hesaplamanın hüküm altına alınması isabetli olmayıp ayrı bir bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.