Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/25555 E. 2015/20009 K. 21.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/25555
KARAR NO : 2015/20009
KARAR TARİHİ : 21.10.2015

Mahkemesi : Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 20/03/2015
Numarası : 2014/124-2015/158

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı, davalı işyerinde halen çalıştığını, davalı işyerinde çalıştığı sürede gerek TİS kaynaklı sosyal hakları ile gerekse diğer işçilik alacaklarının ödenmediğini bildirerek işyerinde yürürlükte olan TİS çerçevesinde ödenmesi gereken gece zammı, sorumluluk zammı ve giyecek yardımı ile yıllık izin, fazla mesai ve genel tatil alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının tüm alacaklarının ödendiğini ve başka bir alacağının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında dava konusu alacakların hesaplamasına esas olmak üzere kullanılan dönemsel ücret miktarlarının doğru şekilde belirlenip belirlenmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda davacının ücreti dosyada bulunan son aya ilişkin bordroda yazılı miktarın asgari ücrete oranı bulunmak ve geçmiş yıllarda alınan ücretler, o dönem yürürlükte olan asgari ücretin bu orana çarpılması suretiyle hesaplanmıştır. Bilirkişinin uyguladığı bu yöntem geçmiş yıllara ait ücretlere ilişkin dosyada başka bir belge bulunmaması durumunda uygulama alanı bulucaktır. Oysa dosyada geçmiş döneme ait bir çok bordro örneği bulunmaktadır. Davalı kurum resmi daire niteliğinde olması, bordrolara itiraz olmaması ve ücret miktarı yönünden çekişme bulunmadığı da dikkate alındığında, hesaplamalarda geçmiş dönemlere ait bordrolarda yazılı bu miktarların dikkate alınması gerektiği açıktır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin hesaplamalarda kullanılan dönemsel ücret miktarlarının hatalı olarak belirlenmesi doğru olmayıp bozma nedenidir.
3- Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Somut olayda davacı yıllık izin ücreti talebinde bulunmuş ve mahkemece bu talebin kabulüne karar verilmiştir. Dava dilekçesinde de belirtildiği üzere dava tarihi itibarıyla davacı halen davalı işyerinde çalışmaktadır. Yıllık izin ücreti feshe bağlı bir alacak olup, iş akdi feshedildikten sonra talep edilebilir. Buna rağmen mahkemece iş akdi sonlanmamış davacının yıllık izin talebinin reddi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirir.
4- Taraflar arasında davacının işyerinde yürürlükte olan TİS de düzenlenen giyecek yardımı ücretinin doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava tarihinde işyerinde yürülükte olan TİS in “Giyim Yardımı” başlıklı 82. maddesinde “Sendika üyesi işçilere, aşağıda miktarı belirtilmiş giyim eşyasının kendisini veya Sümerbank’tan sorulmuş 2.kalite giyim eşyasının fiyatları karşılığı olan parayı, işveren ve sendikanın onayı ile alınarak işçiye vermeyi işveren kabul eder.Yazlık melbusat Haziran, kışlık melbusat ise Ekim ayı içinde verilir.Ayrıca iki yıl miatlı ladet parke de işçilere aşağıdaki giyim eşyaları ile birlikte verilir.” hükmü düzenlerek aynı maddenin devamında verilecek malzemelerin tür ve adedi sayılmıştır.
Somut olayda davacıya ödenecek giyim yardımı alacağı hususunda; ilgili TİS de yazılı ürünlerin fiyatları hakkında aynı davalıya karşı açılmış seri davalara ait bir takım dosyalarda ( Örneğin Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/41 E. sayılı dosya) davalı Belediyece yapılmış bazı yıllara ait fiyat araştırma belgeleri olduğu, bu dönemler için belgelerde yazılı fiyatların dikkate alındığı belirtilmiştir. Bazı dönemler için ise dosyada herhangi bir belge olmadığından bahisle ne tür bir araştırma sonucu elde edildiği belirtilmeyen ve bilirkişi tarafından piyasa fiyatları olduğu bildirilen fiyatlar üzerinden hesaplama yapılmıştır. Oysa işyerinde yürülükte olan TİS in “Giyim Yardımı” başlıklı 82. maddesinde giyim yardımının ne şekilde yapılacağı açıkça belirlenmiş olup; buna göre işçilere giyim yardımının ayni şekilde yapılmaması durumunda Sümerbanktan bu kalemlerin 2. kalite fiyatları sorulacak ve oradan gelecek cevap üzerine belirlenecek fiyatlar üzerinden ödeme yapılacaktır. O halde yapılacak iş, Belediyece araştırma yapılmayan yıllar için Sümerbank Genel Merkezine, buradan yeterli cevap alınamaması durumunda ilgili Ticaret veya Sanayi Odasına müzekkere yazılarak TİS de yazılı ürünlerin dava konusu yıllara göre 2. kalite fiyatlarının ne kadar olduğu sorularak gelecek sonuca göre hesaplama yapılmalı ve davacıya bu alacak kaleminde yapılan ödemeler bu hesaplamadan mahsup edilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin eksik araştırma ile giyim yardımı ücreti konusunda hüküm kurulmuş olması isabetli olmayıp bozma nedenidir.
5- Fazla çalışma ücretlerinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda davacının fazla mesai ücreti tanık beyanlarına göre hesaplanmıştır. Bu hesaplamada davacıya bordrolarla yapılan fazla mesai ücreti ödemeleri dikkate alınmamıştır. Oysa yukarıda belirtildiği üzere fazla mesai ücretinin tahakkuk ettirildiği aylar ve davacının çalışmadığı dönemler fazla mesai hesaplamasında dikkate alınmaz. Mahkemece bu hususa dikkate edilmeksizin fazla mesai ücretinin hatalı şekilde hesaplanmış olması ayrı bir bozma nedenidir.
6- Taraflar arasında davacının gece zammı ücretinin doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava tarihinde işyerinde yürülükte olan TİS in “Gece Zammı” başlıklı 86. maddesinde, gece 20.00 ile sabah 06.00 arasında yapılacak çalışmaların %50 zamlı ödeneceği düzenlenmiştir.
Somut olayda davacının 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme esasına göre çalıştığı belirtilerek çalıştığı günlerde 10 saat gece çalışması yaptığı kabul edilmiştir. Davalı işyerine karşı gece zammı talepli olarak açılan Dairemiz emsal 2013/19574 E. sayılı dosyada gece çalışması ücretinin ne şekilde hesaplanacağı detaylı şekilde açıklanmıştır. Buna göre; davacının 24 saat nöbet tuttuğu ve 48 saat dinlendiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 24 saat içerisinde 10 saat gece çalışması niteliğindedir. Ancak, gece çalışma ücreti çalışma karşılığı ödenecek nitelikte olup davacının 24 saatlik çalışmada fiilen 14 saatin 7 saatinin gece geçtiği kabul edildiğinde gece çalışmasının dinlenme süresine orantılandığında (14 saat fiili çalışmax10 gece çalışması/24 saat) 5,83 yuvarlak hesapla 6 saatinin gece çalışması olduğu anlaşılmaktadır. Gece zammı hesabının 6 saat yerine ara dinlenme süreleri de dahil edilerek günlük 10 saat üzerinden yapılması ve hesaplamalarda davacının izinli ve raporlu olduğu günler ile genel tatil günlerinin dikkate alınmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
7- Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 47 nci maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücretin ödenmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde ise, resmi ve dini bayram günleriyle yılbaşı gününün genel tatil günleri olduğu açıklanmıştır.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.
Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarından, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıt taşımaması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yapıldığını yazılı delille kanıtlaması imkân dahilindedir.
Somut olayda davacının 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme esasına göre çalıştığı ve tanık beyanlarına göre bu çalışma sisteminde denk gelen ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığı belirtilerek davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinin 1/3 ünde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Fakat dosyada bulunan bilirkişi raporunda bu hesaplamada davacının izinli ve raporlu olduğu dönemlerin dikkate alınıp alınmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin genel tatil ücretinin hüküm altına alınmış olması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21/10/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.