Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/23550 E. 2015/14627 K. 14.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/23550
KARAR NO : 2015/14627
KARAR TARİHİ : 14.09.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı, davalı işyerinde makam şoförü olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız ve kötüniyetli olarak feshedildiğinden bahisle kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının iş akdinin haklı nedenle sonlandırıldığını, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının iş akdinin haklı neden olmaksızın ve kötüniyetli olarak feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkide kötüniyet tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2 nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanıldığından söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir.
Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17 nci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.
Somut olayda, davacı iş akdinin haklı neden olmadan ve yeni Belediye Başkanına oy vermediği için kötüniyetli olarak feshedildiğini iddia etmiş ve iddiasını ispat için tanık dinletmiştir. Davacı tanıklarından … davacının eşi ve diğer tanık … ise davacı ile birlikte işine son verilen ve davalı ile husumeti bulunan iş arkadaşıdır. Tanık beyanları tamamen varsayıma dayalı soyut ve kendi fikirlerini beyan niteliğinde olup somut, tarafsız ve görgüye dayalı değildir. Bu nedenle de kötüniyetin varlığını ispatlamada yetersiz kalmıştır. Davacının iş akdinin haklı neden olmadan feshedildiği kabulü yerinde ise de; yasanın aradığı anlamda kötüniyetle feshedildiğinin kabulü hatalıdır. Davacının iş akdinin sendikal nedenle feshedilmesi olasılığında ise, bu durum sendikal tazminat talepli bir davanın konusu olacağından kötüniyet tazminatında gerekçe olarak kabul edilemez. Davacının işveren feshinin kötüniyetle gerçekleştirildiğini ispat edemediği, kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 14.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.