Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/23165 E. 2015/18863 K. 12.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/23165
KARAR NO : 2015/18863
KARAR TARİHİ : 12.10.2015

Mahkemesi : Ankara 12. İş Mahkemesi
Tarihi : 15/04/2015
Numarası : 2013/922-2015/340

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalışırken iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının davalı şirket çalışanı olmadığını, dava dışı ….. Al Moushegah Arabia Limited Şirketi çalışanı olduğunu, davalı şirketin işveren vekili konumunda olduğunu, davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacıya ibraname karşılığı alacaklarının ödendiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar vermiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 28.03.2013 tarihli ilamı ile, “…davalı tarafından, dava dışı şirket tarafından ödeme yapıldığı belirtilerek yabancı dilde düzenlenen ödeme belgesi sunulmuş ise de düzenlenme anında yabancı dilde hazırlandığı anlaşılan ve davacı vekilinin işçinin içeriğini anlayamayacağı belgenin işçi açısından bağlayıcı olamayacağı savunması karşısında davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının varsa davacının banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak belirlendikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olmuştur.3-…Somut olayda; davacı yıllık izin ücreti talebinde bulunmuştur. Davalı, davacıya yıllık izinlerinin kullandırıldığını, kullandırılmayan yıllık izin ücretlerinin ödendiğini, davacının Türkiye’de geçirdiği sürelerin izinde geçirilmiş sayılması gerektiğini savunmuştur. Davalı vekili temyiz dilekçesinin ekinde dosyaya davacının imzasının bulunduğu izin dilekçesini sunmuştur. Davalı tarafından dosyaya sunulan izin talep dilekçesinde izinde geçirilecek sürelerin belirtildiği, belgede amir onayı bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalının delil listesinde yemin deliline başvurduğu anlaşılmaktadır. Yapılacak iş; Davacıyı isticvap ederek izin dilekçesi hakkında beyanını almak, davacının yurda giriş çıkış kayıtlarını getirtilerek izin belgesi ile uyumlu olup olmadığının tespiti ile davalı tarafça davacıya izin ücreti ödendiği hususunda varsa belgesini ibraz etmesi için süre verilmesi, gerekirse davalı tarafa yemin deliline dayanma hakkı bulunduğunun hatırlatılması ile tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.” gerekçeleri ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş, banka kayıtları getirtilmiş ek hesap raporu aldıktan sonra davanın kabulüne karar verilmiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki; 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere;
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, mahkeme yönünden; bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, kararda açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki kurum mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve yerine getirilmesi istenilen hususlar kapsamında, yargılama usulünün, davanın sürüncemede kalmaması ve en az maliyetle bir an önce bitirilmesi amacına yönelik “usûl ekonomisi ilkesi” çerçevesindeki hükümleri ışığında, uyulan bozma kararı gereğinin yerine, tam olarak getirilmemesi gerekçesiyle ikinci kez “BOZULMASINA” sebebiyet vermeyecek şekilde, özenle işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğunu getirir.
Uzun yıllardan beri Yargıtay’ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usulü kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.
Somut olayda; mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma ilamının 3 numaralı bendi uyarınca yıllık izin ücreti bakımından, davacı isticvap edilerek izin dilekçesi hakkında beyanı alınmamış, yurda giriş çıkış kayıtları getirtilerek izin belgesi ile uyumlu olup olmadığı tespiti edilmemiş ve davalı tarafa yemin deliline dayanma hakkı bulunduğu hatırlatılmamıştır.
Yapılacak iş, hükmüne uyulan bozma ilamının gereklerini eksiksiz olarak yerine getirmek, gerekirse ek hesap raporu aldıktan sonra tüm delilleri birlikte değerlendirerek usuli kazanılmış hakları ihlal etmeden çıkacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.
O halde davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 12/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.