Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/22795 E. 2015/17002 K. 29.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/22795
KARAR NO : 2015/17002
KARAR TARİHİ : 29.09.2015

Mahkemesi : Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere temyiz edenin sıfatına ve özellikle mahkemece hüküm altına alınan alacakların net ya da brüt olduğu belirtilmemesi hatalıysa da bilirkişi raporunda bu alacakların brüt olarak hesaplandığı ve yasal kesintilerin infaz sırasında icra memurluğunca dikkate alınabileceğinin anlaşılmasına göre davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki itirazlarının reddine,
2) Davacı, davalı idarenin alt işverenlerinde aralıksız olarak temizlik görevlisi olarak çalıştığını, iş akdinin davalı Belediye tarafından haksız olarak feshedildiğini bildirerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, yıllık izin ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, husumet itirazında bulunarak ve başka bir alacağının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz.
Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
Dosyadaki şahsi belgelerde davacının 07/02/2012 tarihinde 2 gün, 19/09/2011 tarihinde 6 gün, 21/04/2014 tarihinde 2 gün, 04/11/2013 tarihinde 2 gün, 05/02/2014 tarihinde 2 gün, 04/12/2012 tarihinde 5 gün, 19/09/2012 tarihinde 1 gün, 12/06/2012 tarihinde 1 gün, 07/01/2013 tarihinde 2 gün, 28/01/2013 tarihinde 2 gün, 04/03/2013 tarihinde 3 gün, 01/04/2013 tarihinde 1 gün, 17/06/2013 tarihinde 1 gün, 25/06/2013 tarihinde 4 gün, 07/04/2014 tarihinde 7 gün olmak üzere toplam 41 gün yıllık izin kullandığı, ancak bu sürelerin 10 günün altında olması nedeni ile bilirkişi tarafından davacının hak ettiği yıllık izin süresinden düşülmediği görülmektedir.
Davacı, davalı işverenden 10 günün altında yıllık izin kullanma talebinde bulunup sonradan bu sürenin 10 günün altında olması nedeni ile ücretini talep etmesi Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” ifadeleriyle yer alan dürüstlük kuralına aykırı olduğundan, bu sürenin davacının hak ettiği yıllık izin süresinden mahsubu gerekirken bu süre yönünden yıllık izin alacağı hesaplayan bilirkişi raporunun hükme esas alınması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı …na iadesine 29/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.