YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/21444
KARAR NO : 2015/10493
KARAR TARİHİ : 28.05.2015
Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Davalı …. vekili; Dairemizin 29.05.2014 tarih ve …. Karar sayılı kararının maddi hataya dayandığına dair davalı …… vekilinin başvurusu üzerine Dairemizin 25.11.2014 tarih ve ….. Karar sayılı maddi hatanın düzeltilmesine dair kararının da maddi hataya dayandığını ileri sürerek, maddi hatanın giderilmesi isteğinde bulunmuştur.
Dairemiz kararında maddi hata yapıldığına dair dilekçede; Dairemizin 29.05.2014 tarih ve 2014/2574 Esas 2014/11733 Karar sayılı kararının maddi hataya dayandığına dair davalı …… vekilinin başvurusunun kendilerine tebliğ edilmediği, keza diğer davalının başvurusunda belirtildiği üzere fazla mesai ücretinin davalı ile husumetli tanık anlatımlarına göre hesap edildiği, Daire uygulamasına göre husumetli tanık anlatımlarına itibar edilmemesi gerektiği bu nedenle kendi temyiz itirazlarının reddine karar verilmesinin maddi hataya dayandığını belirtmiştir.
Dosya ve eklerinin yeniden incelenmesinde; Dairemizin 29.05.2014 tarih ve 2014/2574 Esas 2014/11733 Karar sayılı kararının maddi hataya dayandığına dair davalı ….. vekilinin maddi hatanın düzeltilmesine dair talebinin taraflara tebliğ edilmediği, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda fazla mesai ücretinin tamamının davalı ile husumetli tanık anlatımlarına göre hesap edildiği, davacı tanıklarının fazla mesai süresi ile ilgili beyanlarının birbiri ile çelişkili olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile bu yasanın uygulanmasına dair çıkarılan yönetmelik hükümlerinin dikkate alınmadığı, Dairemizin anılan kararının bu nedenlerle maddi hataya dayandığı görülmekle davalı …. vekilinin maddi hatanın düzeltilmesi talebi kabul edilmeli ve Dairemizin 29.05.2014 tarihli 2014/2574 Esas- 2014/11733 Karar sayılı kararı ile 25.11.2014 tarih ve 2014/19398 Esas 2014/21477 Karar sayılı kararları kaldırılarak davalıların temyiz itirazları yeniden incelenmelidir.
1-Davacı temyizi yönünden;
6100 Sayılı HMK’nun geçici 3.madde 1.fıkrasına göre; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmi Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2.Fıkrasına göre; Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesine göre iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. Bu süre içinde temyiz dilekçesinin hakime havale edildikten sonra temyiz defterine kaydının yaptırılması ve harcının yatırılması gerekir. Temyiz süresi içinde temyiz dilekçesi ve temyiz defterine kaydedilmiş, ancak harç yatırılmamış ise, harç vetemyiz giderlerinin yatırılması için ilgili tarafa HUMK’nun 434/3.maddesi gereği 7 günlük kesin süre verilmesi gerekir. 8 günlük süre içinde temyiz edilmeyen (HUMK’nun 432/4), temyiz defterine kaydı yapılmayan (HUMK’nun 434/3) kararlar kesinleşmiş olur.
Öte yandan İş Mahkemesinden verilen kararların katılma yoluyla temyizine ilişkin 5521 sayılı Yasada bir hükümde bulunmadığı gibi süre tefhimle başladığından gerekçeli kararın ayrıca sonradan tebliğ edilmiş olması tefhimle işleyen sürenin hukuksal sonuçlarını doğurmasına engel değildir. HMK’nun 103/1-4 maddesi gereğince hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar adli tatilde görülecek işlerden olduğundan adli ara vermede geçen günler süreye dahildir.
Somut olayda karar davacı vekiline 25/12/2013 tarihinde usulüne uygun olarak tefhim edilmiştir. Davacı vekili gerekçeli kararın kendilerine 29.01.2014 tarihinde tebliğ edildiğini beyanla kararı esastan ve gerekçeli karardan kaynaklanan nedenlerle temyiz ettiğini bildirmiştir. Ancak UYAP’ta davacı vekilinin 16.01.2014 tarihli dilekçesi mevcut olup bu dilekçede davacı gerekçeli kararın yazıldığını ve UYAP ortamına düştüğünü beyanla kararın taraflara tebliğe çıkartılmasını talep etmiştir. Davacının temyiz talebinin karara muttali olduğu anlaşılan 16.01.2014 tarihinden itibaren 8 günlük temyiz süresinin son günü olan 24.01.2014 tarihi geçtikten sonra 04.02.2014 tarihinde yapıldığı temyiz defterine kayıt ve harç makbuzlarından anlaşıldığından, davacının temyiz talebinin HUMK’nun 432/4.maddesi gereğince süre aşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davalılar temyizi yönünden; Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
3-Davacı vekili, davalı …..’nin alt işvereni olan diğer davalı nezdinde şoför olarak çalıştığını, iş akdinin davalı …. tarafından haksız ve ihbarsız olarak feshedildiğini bildirerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, yıllık izin, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda bilirkişi tarafından davacı tanık beyanları esas alınmak suretiyle fazla mesai ücreti hesaplanmışve mahkemece bu rapora itibar edilerek davacının fazla mesai ücreti talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa fazla mesai hesabında beyanları hesaba esas alınan davacı tanıklarının davalıya karşı açmış olduğu davaların bulunduğu, yani davacı tanıklarının davalı ile husumetli olduğu UYAP ortamında yapılan araştırma ile sabittir. Bu nedenle husumetli davacı tanıklarının beyanları ile yapılan hesaplama hükme esas alınamaz. Yapılacak iş dosyada bulunan davacının çalışma saatine ilişkin tüm bilgiler ile Karayolları Trafik Yönetmeliği 98. maddesinde düzenlenen şoförlerin çalışma saatlerine ilişkin sınırlamalar ile birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre davacının fazla mesai yapıp yapmadığı hususunda karar vermektir. Mahkemece bu hususa dikkat edilmeden husumetli tanık beyanları hesaplamaya esas alınmak suretiyle fazla mesai ücreti talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemizin 29.05.2014 tarih, 2014/2574 Esas 2014/11733 Karar ve 25.11.2014 tarih, 2014/19398 Esas 2014/21477 Karar sayılı kararlarının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacının temyiz dilekçesinin süre aşımı nedeni ile REDDİNE, davalıların temyiz itirazlarının kabulüyle mahkemenin 25.12.2013 tarihli kararının yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istekleri halinde davacı ve davalılara iadesine, 28.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.