YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19447
KARAR NO : 2015/10497
KARAR TARİHİ : 28.05.2015
Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 28.05.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı, davalı işveren nezdinde çalıştığı sırada aldığı günlük yövmiyesinin, işyerinde yetki alan sendikaya üye olduğunda düşürüldüğünü ileri sürerek, ücret farkı alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, sendika üyeliği öncesi günlük ücretine göre aldığı aylık ücretinin, davacının üyelik sonrası belirlenen çıplak yövmiyesine TİS hükümleri doğrultusunda sağlanan ek ödemeler ile birlikte arttığını, yapılan işlemin TİS hükümlerine uygun olduğu ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının sendika üyesi olduktan sonra işyerinde yürürlükte bulunan TİS hükümlerine göre ücret aldığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı tarafça temyiz edilmiş ve sayın çoğunluk oylarıyla onanmıştır.
Davacı, davalı işyerinde çalışmaya başladığını, 2004 yılı Haziran ayında işyerinde örgütlü sendikaya üye olduğunu ve TİS’den yararlanmaya başlaması üzerine yevmiyesinin iş sözleşmesinde kararlaştırılan miktarın altına düşürüldüğünü belirterek, ücret farkından kaynaklı işçilik alacakları taleplerinde bulunmaktadır.
Davacının işe girdiği ve sendikaya üye olduğu tarihlerde yürürlükte bulunan 2822 sayılı TİSGLK’un 6. Maddesinde, “Toplu iş sözleşmesinde aksi belirtilmedikçe hizmet akitleri toplu iş sözleşmesine aykırı olamaz. Hizmet akitlerinin toplu iş sözleşmesine aykırı hükümlerinin yerini toplu iş sözleşmesindeki hükümler alır. Hizmet akdinde düzenlenmeyen hususlarda toplu iş sözleşmesindeki hükümler uygulanır. Toplu iş sözleşmesinde hizmet akitlerine aykırı hükümlerin bulunması halinde hizmet akdinin işçi lehindeki hükümleri geçerlidir…” düzenlemesi yer almakta dava tarihinde yürürlükte bulunan 6356 sayılı Yasanın 36. maddesi de aynı hükmü içermektedir.
Bu düzenlemeler “işçi lehine şart ilkesi” olarak adlandırılan kuralın Türk İş Hukukundaki pozitif yansımasını oluşturmaktadır. Söz konusu hüküm gereğince normlar hiyerarşisinde iş sözleşmesine nazaran daha üstte bulunan toplu iş sözleşmeleri hükümleri yerine iş sözleşmeleri hükümleri ancak işçi lehine olmak koşuluyla uygulanma kabiliyetine sahiptir. Bir başka ifadeyle iş sözleşmesi ile toplu iş sözleşmesi karşı karşıya geldiğinde yani aynı konuda iş sözleşmesi ile toplu iş sözleşmesinde farklı düzenlemeler yer aldığında iş sözleşmesi hükmü, daha işçi lehine olmak koşuluyla tatbik edilebilir.
Somut olaya dönüldüğünde; davacının iş sözleşmesi ile kararlaştırılan temel ücretinin, sendikaya üye olduktan sonra düşürüldüğü anlaşılmaktadır. Bu ücretin düşürülmesi işlemi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesine göre değil toplu iş sözleşmesi ile yapılmıştır. Nitekim İş Kanunu’nun 22. maddesindeki prosedüre uyulup işçinin yazılı rızasının alındığı da iddia ve ispat edilmiş değildir. Öte taraftan TİS’lerle belirlenen ücretlerin ödendiği savunulmuş ise de öncelikle dosyada yer alan TİS’lerde davacının ücretine ilişkin doğrudan bir düzenleme ve cetvele rastlanılmamıştır. Sadece TİS’in 72. maddesinde sözleşme anlamında asgari ücret tanımlanmış ve sözleşmenin eki niteliğindeki cetvellere göre belirleneceği ifade edilmiştir.
İşveren tarafından toplu iş sözleşmelerinin uygulanması neticesinde, iş sözleşmesinde kararlaştırılan ücretin davacının sendikaya üyeliği ve TİS’den yararlanmaya başlanması üzerine düşürülmesi 2822 sayılı TİSGLK’nın 6. maddesi uyarınca işçi lehine şart ilkesinin ihlali niteliğinde olup, kanuna aykırıdır. Mahkemece davalının zamanaşımı savunması nazara alınarak hesap dönemine ilişkin tüm ücret bordroları dosyaya getirtilmek ve gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle davacının ücret farkından kaynaklı taleplerine ilişkin yeniden bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi yolundaki ilk derece mahkeme kararı isabetsizdir. Açıklanan bu nedenle kararın bozulması gerekirken aksi yönde verilen Sayın Çoğunluğun kararına katılmıyoruz. 28.05.2015