Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/19416 E. 2015/20430 K. 26.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19416
KARAR NO : 2015/20430
KARAR TARİHİ : 26.10.2015

Mahkemesi : Adana 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 06/03/2015
Numarası : 2014/817-2015/177

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı vekili, müvekkilinin davalının Güney Anadolu Bölge Müdürlüğü’nde 01/05/2007-30/01/2012 tarihleri arasında müşteri temsilcisi olarak çalıştığını, çalıştığı ilk birkaç ay fazla mesai ödemesinin yapılmasına rağmen sonrasında ödeme yapılmadığını, bölgenin geniş alana yayılması, sıkça şehir dışı seyahatleri nedeniyle gece 21.00-22.00 de eve döndüğünü, işverenden fazla mesai ücretlerini talep etmesine rağmen ödeme yapılmadığını belirterek fazla mesai ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının Adana Bölge Müdürlüğü nezdinde acenteler satış grup lideri olarak çalıştığını, sağlık sorunları nedeniyle kendi isteği ile işten ayrıldığını, davacının brüt ücretinin 4.092 TL olduğunu, davacı ile yapılan anlaşma ile davacıya tüm yasal haklarının ödendiğini, davacının tüm hak ve alacaklarını aldığına dair müvekkilini ibra ettiğini, talebinin yersiz olmakla birlikte zaman aşımı itirazları olduğunu, bordroda gösterilen ücret ve eklentilerini itirazi kayıtsız imzaladığını, iddia edildiği şekilde fazla mesai yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 26.05.2014 tarihli kararı ile “…Somut olayda, dosya içerisinde bulunan ve taraflar arasında düzenlenen 01.05.2007 tarihli hizmet sözleşmesinin karşılıklı olarak sona erdirilmesine ilişkin 30.01.2012 tarihli sözleşmede, davacıya 24.791,02 TL net ödeme yapıldığı, bu ödemenin iş hukukundan doğmuş veya ileride doğabilecek olan ücret, hafta tatili, yıllık izin dahil her türlü hak, alacak ve tüm talepleri karşılamak üzere yapıldığı, paranın hesaba yatırılması ile ayrıca ibraname imzalanmasına gerek olmaksızın ibranamenin hüküm ifade edeceği belirtilmiştir. Davacı sözleşmenin altındaki imzaya itiraz etmediği gibi davacının sözleşmenin baskı altında alındığına dair bir itirazı da bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı, yargılama sırasında iş akdinin 31.01.2012 tarihinde sona erdiğini bu nedenle sözleşmenin iş akdinin devamı sırasında imzalatıldığını iddia etse de davacı vekili bizzat dava dilekçesinde iş akdinin 30.01.2012 tarihinde sona erdiğini beyan etmiştir. Bu nedenle sözleşme geçerli olmak ile birlikte sözleşmede açıkça fazla çalışma ücretinden bahsedilmemektedir. Sözleşmede yapılan ödemenin iş hukukundan doğmuş veya ileride doğabilecek olan ücret, hafta tatili, yıllık izin dahil her türlü hak, alacak ve tüm talepleri karşılamak üzere yapıldığı belirtilmekle birlikte sözleşmeden sonra hazırlanan son bordroda yapılan ödemenin 3.000,80 TL’sinin yıllık izin, 13.316,15 TL’sinin kıdem tazminatı ve 7.638,40 TL’sinin ihbar tazminatı karşılığı olarak ödendiği belirtilmiş olup, sözü edilen bordro davacı tarafından da imzalanmıştır. Böyle olunca, ödenen miktarın ne için ve hangi alacak kalemleri için ödendiğinin açık ve net olduğundan sözedilememektedir. Bu nedenle Mahkemece; ödenen miktarın hangi alacak kalemlerine ilişkin olduğu taraflardan sorulmak ve gerekirse işyeri kayıtları araştırılmak suretiyle netleştirilmeli, yine işyeri kayıtlarına göre davacının ödenmeyen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti, ücret alacağı, hafta tatili alacaklarının hesabı yaptırılarak 30.01.2012 tarihli sözleşmedeki toplam miktar denetlenmeli, sözleşme ile ödenen miktarın içinde fazla çalışma ücreti olup olmadığı bu şekilde belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir. “ gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkeme bozma kararına uymuş, ek hesap raporu aldıktan sonra davacıya ödenen miktarın içinde fazla mesai ücretinin bulunmadığı gerekçesi ile tanık anlatımlarına göre hesap edilen fazla mesai ücretini hakkaniyet indirimi yaparak hüküm altına almıştır.
Mahkemenin tanık anlatımlarına göre hesap edilen fazla mesai ücretini hüküm altına alması yerinde ise de, işyerinde uygulanan İnsan Kaynakları Yönetmeliği’nde haftalık mesai 40 saat olarak belirlenmiş, ancak fazla mesainin hesabı konusunda ayrık bir düzenleme getirilmeyerek İş Kanunu’na yollama yapılmıştır. Hal böyle olunca davacı tanık anlatımlarına göre belirlenen haftalık 40 saatin üstündeki 9 saatin 45 saati tamamlayan 5 saati fazla sürelerle çalışma olduğundan %25 zamlı saat ücretine; geri kalan 4 saatinin ise fazla mesai olarak %50 zamlı saat ücretine göre hesap edilmesi gerekirken yazılı şekilde 9 saatin tamamını %50 zamlı saat ücreti üzerinden hesap eden rapora itibar edilmesi hatalı olmuştur.
Öte yandan dosya içeriğindeki belgelere göre davacının yıllık izinde bulunduğu günlerin fazla mesai hesabı sırasında dışlanmaması da ayrı bir bozma nedenidir.
Yapılacak iş, yukarıda yazılı bozma nedenleri ile ilgili ek hesap raporu almak ve davalı yararına oluşan kazanılmış hakları ihlal etmeden alacak hakkında bir karar vermektir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.