Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/14721 E. 2015/14986 K. 15.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14721
KARAR NO : 2015/14986
KARAR TARİHİ : 15.09.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Davacı, asıl işveren olan davalı şirket bünyesinde arıza bakım-onarım teknisyeni olarak işe başladığını, yıllık izinleri kullandırılmadığı gibi ücretinin de ödenmediğini, işe başlarken 200,00 TL yol, 300,00 TL yemek yardımı yapılacağının belirtildiğini ancak ödenmediğini iddia ederek yıllık izin, yol ve yemek ücretlerinin ödenmesini talep etmiştir.
Davalı ise husumet itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, çeşitli tarihlerde Yargıtay incelemesinden geçip kesinleşen çok sayıda dosya emsal alınarak ve hesap bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda mahkemece, hükme esas alınan değişik iş mahkemelerince verilen ve Yargıtay incelemesinden geçip kesinleşen çok sayıda dosya olduğu belirtilerek sonuca gidilmiş olup Dairemizce de bu husus gözden uzak tutulmamıştır.
Davalı asıl işveren, davacı ve aynı gün temyiz incelemesi yapılan diğer dosyalarda bir kısım alt işverenlere davanın ihbar edilmesi için dilekçe sunmuş, mahkemece ihbar dilekçeleri ilgili alt işveren firmalara tebliğe çıkarılmış, bir kısmına tebliğ yapılmış, bir kısmına ise çıkarılan tebligatın bila ikmal iade edildiği ya da tebligat parçalarının dosyaya konulmadığı görülmüş, bir kısım dosyada ise ihbar dilekçeleri tebliğ edilmekle beraber davalı işverenin, işçinin özlük dosyası ile ödeme belgelerinin alt işverenlerden temini talebinin dikkate alınmadığı anlaşılmıştır.
Ayrıca mahkemece, karar duruşmasında verilen ara kararı ile bu aşamada ihbar dilekçelerinin dönüşünün beklenilmesi gereksiz yere yargılamayı uzatacağından tebligat parçalarının bazılarının dönüşünün beklenilmesine yer olmadığına karar verilerek sonuca gidildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nun 61 vd maddelerinde düzenlenen davanın ihbarı ile taraflardan biri davayı kaybettiği taktirde, 3.kişiye veya 3.kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı 3.kişiye ihbar edebilir.
İhbar yazılı olarak yapılır. İhbar sebebinin gerekçeleriyle birlikte açıklanması ve yargılamanın hangi aşamada bulunduğunun belirtilmesi gerekir.
Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir.
Müdahale talebinde bulunan 3.kişi, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebi ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkeme başvurur. Müdahele dilekçesi, davanın taraflarına tebliğ edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte 3.kişiyi de dinlenmek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir.
6100 sayılı HMK’nın yukarıda belirtilen ilgili hükümleri dikkate alındığında mahkemece, davalı asıl işverenin, davanın ihbarını talep ettiği bazı taşeron şirketler ile ilgili olarak ihbar dilekçesinin tebliğ edilmeksizin ya da tebliğ edildiğine dair tebligat parçaları dosyaya konulmaksızın özellikle de davalı şirket vekilinin ihbar dilekçelerinin dönüşünün beklenilmesini talep etmesine rağmen ara kararı ile ihbar dilekçelerinin eksiksiz olarak tüm alt işverenlere tebliği dahi beklenmeksizin karar verilmesi hatalıdır.
Yapılması gereken, ihbarı talep edilen tüm alt işveren şirketlere ihbar dilekçesi ve dava dilekçesinin tebliği sağlanarak ve tebliğ edildiğine dair tebligat parçaları eksiksiz temin edilerek ihbar edilen taşeron şirket/şirketlerin, sunmaları halinde beyan dilekçeleri ile varsa delilleri toplanmalı, ihbar olunan şirketlerin yargılamayı takip etmemeleri halinde ise asıl işveren olan davalı şirketin cevap dilekçesinde ve aşamalarda belirttiği üzere davacı işçiye ait özlük dosyası ile bordro gibi ödeme belgelerinin ve hizmet alım sözleşmelerinin birer suretlerinin söz konusu alt işveren şirketlerden müzekkere ile istenerek, gerekmesi halinde yeniden bilirkişi incelemesi de yaptırılarak neticesine göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2-Kabule göre ise, davacı dava dilekçesinde yalnızca yıllık izin ile yemek ve yol ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiş, bu alacaklar için harç ödemiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise talep olmadığı halde ve dava dilekçesinde belirtilen tarihler dışında belirlenen işe giriş ve çıkış tarihleri üzerinden kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanmış, davacı herhangi bir açıklama yapmaksızın ıslah dilekçesi ile diğer alacakları yanında dava dilekçesinde talep etmediği kıdem ve ihbar tazminatı yönünden de ıslah talebinde bulunmuş ve nispi ıslah harcını ödemiştir.
HMK’nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak, davacı peşin harç yanında başvuru harcını da yatırarak yeni bir talep de bulunması hallerinde ise bir ek dava olarak nitelendirilme hali olayımız dışındadır. Somut olayda dava tümden ıslah edilmediği gibi ıslah harcı ile birlikte başvuru harcı yatırılmadığından dilekçenin bir ek dava dilekçesi olarak kabulü de mümkün değildir. Bu alacaklar hakkında dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla kıdem ve ihbar tazminatı alacağına ilişkin ıslah isteminin reddine karar vermek gerekirken bu alacak hakkında hüküm kurularak ıslaha değer verilmiş olması isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 15.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.