Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2015/14487 E. 2015/14847 K. 14.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14487
KARAR NO : 2015/14847
KARAR TARİHİ : 14.09.2015

İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade

Taraflar arasındaki işe iade davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibariyle duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, tıbbi tanıtım temsilcisi olarak çalıştığını ve … ile ilaç depoları tarafından iletilen ilaç satış rakamlarında oynama yaparak bu fazlalık üzerinden haksız prim aldığı isnadıyla iş sözleşmesinin haklı ya da geçerli neden olmaksızın feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ise, tıbbi tanıtım temsilcilerinin sabit ücret artı prim esası ile çalıştıkları, prime esas verileri sağlayan dava dışı … adlı şirketin sayısal verilerini dikkate alarak davacıya ve diğer tüm tıbbi tanıtım temsilcilerine prim ödemesi yapıldığını, 2013 yılı Ağustos ayında yapılan satış pazarlama toplantısında fark edilmesi ve müteakiben yapılan ön araştırmalar sırasında ” 2013 yılı Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında bazı tıbbi tanıtım temsilcilerinin aracı kişilere komisyon vermek suretiyle prime esas … çıkışlarının depo çıkışlarından fazla gösterilmesini sağlayarak haksız prim kazancı sağladıkları yönünde ihbarlar alınması üzerine detaylı olarak araştırılmasını teminen bir soruşturma komisyonu oluşturulduğunu, davacının iş sözleşmesinin 13.11.2013 tarihli soruşturma komisyonu raporu çerçevesinde, talep yazısında detayları verilen ilaçlara ilişkin depo çıkış miktarları ile … verileri arasındaki farklar ve buna bağlı olarak da … verileri üzerinden aslında olmayan ilaçlar ve gerçekleşmeyen satış ile şirketin zarara uğramasına sebep olduğunun ve/veya haksız prim kazancı elde ettiğinin tespit edilmesi üzerine 4857 sayılı İş Kanununun 25/2-e bendi uyarınca bildirimsiz olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı tarafta davacının iş akdinin feshine gerekçe olarak … Ağır Ceza Mahkemesine açılan davaya konu bir kısım çalışanın performans esasına dayalı prim sisteminde ölçü olarak alınan … kayıtlarını düzenleyen ecza deposu görevlileri ve 3.kişilerle anlaşarak ve rakamları yüksek göstererek gerçek satış rakamlarının üzerinde miktarlar gösterilmesini sağlayarak, yüksek miktarda alarak işvereni dolandırmak eylemlerine dayalı İş kanunu 25. maddesi uyarınca, davacının iş akdinin fesih ihbarında belirtip davada da savunma etmiş ve … Cumhuriyet Savcılığınca … Ağır Ceza Mah. Açılan 2014/9213 Soruşturma dosyasının sonucunu beklenmesini savunma etmiş ise de dosyaya celbedilen 38 sayfalık iddanamede, davalı işverenin 338 tane çalışan işçi hakkında suç duyurusunda bulunulması üzerinde dava açıldığı, davanın iddaname metninin bir sayfayı aşmayacak içerikte olduğu ve bu iddanme metninde davacıya yöneltilen somut bit eylemin tanımlanmadığı gibi iddaname metninde davacının ismi dahi bulunmadığı, ayrıca davacı tarafça iddia edilen … Ağır Ceza Mahkemesi davasına konu dolandırıcılık ve güven kötüye kullanma olaylarını davalı şirketin Türkiye genelindeki faatliyette bulunduğu şehirlerden Şanlıurfa, Bayrampaşa İstanbul Şişli İstanbul Ostim Ankara Batman-Dudullu İstanbul ve Ulucanlar-Ankara ilindeki çalışanlarla ilgili olup davacının görev yaptığı Manisa bölgesine yönelik … kayıtlarında daha yüksek prim amaçlı dolandırıcılık sahtecilik yada güveni kötüye kullanmaya ilişkin bir eylemin, incelenen ve tümü yaklaşık bir sayfadan ibaret olan iddaname metninde davacının görev yaptığı Manisa bölgesiyle ilgili isnatın bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı taraf her ne kadar … Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın sonucu beklenmesini istemiş ise de açılan davanın iddaname metninde davacıyla ilgili tek bir isnatın bulunmaması ve davacının çalıştığı Manisa bölgesinin de Ağır Ceza Dosyasına konu edilmemiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafça davacının iş akdinin geçerliliği nedenine dayalı olarak feshedildiğinin delillendirilemediği davalı işverenin Türkiye genelindeki çalışannlarının yukarıda sayılı ve iddanamede belirtilen İstanbul Ankara Batman ve Şanlıurfa dışındaki bölgelerle ilgili olmadığı halde diğer illerdeki çalışanlarını da bu bölgelerdeki çalışanlarla bir tutarak ve isnatını da somutlaştırmadan iş akdinin sonlardırmasını geçerli bir nedene dayalı olarak yapıldığı ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir. Bu nedenle, geçerli fesih için söz konusu olabilecek sebepler, işçinin iş görme borcunu kendisinden kaynaklanan veya işyerinden kaynaklanan sebeplerle ciddi bir biçimde olumsuz etkileyen ve iş görme borcunu gerektiği şekilde yerine getirmesine olanak vermeyen sebepler olabilecektir. Sonuçta, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir”.
Keza işçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
Dosya içeriğine göre tıbbi tanıtım temsilcisi olan davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından, tanıttığı ilaçların ecza depoları tarafından bildirilen ve anlaşmalı olan uluslararası istatistik şirketi tarafından bildirilen … verilerinin gerçek satış oranları ile farklılık oluşturmasından ve davacının bu nedenle menfaat temin etmesinden dolayı feshedilmiştir. Ortada … verileri ile ecza depolarından çıkış oranları arasında bir fark bulunduğu sabittir. Davalı işverenin bu olayı saptaması üzerine, sanal satış farkı nedeni ile gerçekleştiren ecza satış depo sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunduğu, IMS verileri ile ecza depo çıkış kayıtları farklılık arzeden tıbbi tanıtım temsilcileri ile bağlı bulundukları bölge müdürlerinin savunmasını aldığı ve sanal satış nedeni ile haksız prim elde eden davacı gibi çalışan yaklaşık 300 kişinin iş sözleşmelerini 4857 sayılı İş Kanununun 25/II.e maddesi uyarınca feshettiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca davalı tarafından sunulan iddianameye göre davacının da aralarında bulunduğu 338 kişi hakkında Ağır Ceza Mahkemesi’ne “7 adet depo sahibi şüphelinin müşteki firma çalışanları olan diğer şüphelilerin bilgisi ve isteği dahilinde onların satmadıkları ilaçları eczanelere satmış gibi göstererek müşteki firma ile anlaşmalı … İstatistik isimli firmaya yanlış ve yanıltıcı bilgiler verdikleri, ardından müşteki firmaya gerçek satış bilgilerini geçtikleri, bu şekilde ilk bildirimlerle tıbbi tanıtım temsilcilerinin haksız prim ödemesi almalarını sağladıkları, ardından gerçek rakamları üzerinden kendilerinin de müşteki firmadan prim ödemesi aldıkları, bu hususun evrak içerisinden mevcut 3 ayrı inceleme raporu ve bir kısım tıbbi tanıtım temsilcilerinin beyanlarından da anlaşıldığı” gerekçesi ile nitelikli dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açılmıştır.
Her ne kadar fesih bildirimi ile dava açıldığında tıbbi tanıtım temsilcisi olan ve bu nedenle sadece tanıtım görevi olan davacının IMS verileri üzerinde doğrudan yetkisi yok ise de, sonuçta davacı bu veriler üzerinden prim almakta ve performans değerlendirmesine tabi tutulmaktadır. Kısaca davacının bu sanal satış nedeni ile menfaat temin ettiği, davalının ise zarar gördüğü açıktır. Davacı hakkında kamu davasının açılmasına neden olacak kadar emare kabul edilmiştir. Davacının menfaat temin etmesi ve davalının zarar görmesi nedeni ile taraflar arasında güven ilişkisinin zedelendiği, iş ilişkisinin olumsuz etkilendiği, davalı işveren açısından en azından fesih tarihi itibari ile geçerli nedenlerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Geçerli olan bu feshin daha ağır olan haklı neden niteliğinde olup olmadığı açılan kamu davasının veya davacı tarafından açılacak kıdem ve ihbar tazminatı davasının sonucunda ortaya çıkacaktır. Davalı işverenin iş sözleşmesini feshetmesi geçerli nedene dayandığından, davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3. maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 27,70 TL harçtan peşin yatırılan 24.30 TL harcın mahsubu ile bakiye 3,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 56,25 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
7-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 14/09/2015 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.